Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa Birliği (AB) ve dünya genelinde ekonomik büyümede düşüşe neden olup enflasyonu yükseltirken, Ukrayna’dan gelen …
Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa Birliği (AB) ve dünya genelinde ekonomik büyümede düşüşe neden olup enflasyonu yükseltirken, Ukrayna’dan gelen talepler ve ABD’nin artan baskısıyla AB’nin Rusya’dan gaz ve petrol ithalatını yasaklaması ihtimali gündemdeki yerini koruyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla Batılı ülkeler, Rusya’ya “ağır ekonomik bedel ödetmek” için özellikle finans, enerji ve ulaşımla birlikte ticaret ve bireysel kısıtlamaları da içeren çok sayıda yaptırımı yürürlüğe koydu.
Buna karşın doğal gaz boru hatlarıyla Rusya’ya adeta kelepçelenmiş olan AB, Rusya’dan ithal ettiği enerji ürünlerine yasak getirecek katı yaptırımları uygulamayı, yani Rus enerjisinin fişini çekmeyi, başaramıyor. Bu durum, “AB’nin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını finanse ettiğine dair” yıkıcı bir algıya da yol açıyor.
AB, Rusya’ya her gün petrol için 450 milyon dolar, doğal gaz için 400 milyon dolar ödeme yapıyor. Savaşının başlangıcından bu yana enerji tedariki için Moskova’ya 47 milyar avrodan fazla para aktardı.
AB tarafından Rus gaz arzının durdurulmasının her iki tarafı da sert şekilde vuracağı belirtilirken, mevcut durumun gaz piyasasının geleceğine yönelik şüpheler nedeniyle fiyatları yapay olarak yüksek tutmak için Rusya açısından elverişli olduğuna vurgu yapılıyor.
Şubat ayı sonlarında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından birçok ülke Rus banka, kuruluş ve şahıslarına 6 bin 918 (2014 yılından beri toplamda 10 bine dayandı) yeni yaptırım uyguladı. Her geçen gün genişletilerek artan yaptırımlar; finans, enerji, ulaşım, medya, teknoloji, otomobil, spor ve ticaret alanlarını kapsıyor.
AB ülkeleri de köşeye sıkıştı
Rusya-Ukrayna savaşı enerjide zor durumda olan AB ülkelerini de köşeye sıkıştırdı.
Avrupa’nın yılda ortalama 155 milyar metreküp tükettiği Rus gazına yönelik bir yaptırım hamlesi ile Rusya’nın Avrupa’ya yönelik gaz akışını durdurma ihtimali, tüm bölgede enerji krizinin devam ettiği bir süreçte endişeleri körükledi.
Rusya’nın gaz arzını daha da düşürmesi ya da tamamen durdurmasına karşı acil durum planlaması yapmaya çalışan AB, Rus gazına alternatif kaynak arayışına girişti.
Sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarik anlaşmaları için gözünü ABD, Norveç, Katar, Mısır, Cezayir’e çeviren AB, yaşanabilecek kesintinin yerini tutacak bir seçenek bulmakta zorlanıyor.
AB’nin yıllık LNG ithal etme kapasitesi 160 milyar metreküp seviyesinde bulunuyor. Rusya’dan akışın sürdüğü durumda bile AB toplam LNG kapasitesinin büyük kısmını kullanıyor. Bu nedenle Avrupa’nın, Rus gazındaki bir kesintide tüm ihtiyacının LNG ile sağlanması mümkün görünmüyor.
Doğal gaz konusunda AB’nin Rusya’ya olduğu kadar Rusya’nın da AB’ye ihtiyacı var. Enerji ihracatının en önemli gelir kalemi olduğu Rusya’da, Avrupa ülkelerine 155 milyar metreküp doğal gaz tedarik ediliyor. Rus ekonomisinin doğal gaz gibi çeşitli enerji ürünleri ihracatı, dış gelirlerinin üçte birinden fazlasını oluşturuyor.
AB ülkeleri Rus kömürüne ambargo kararı alırken Rusya’dan gaz ve petrol ithalatına yönelik bir ambargo tartışılmaya devam ediyor.
Boru hattıyla sağlanan doğal gazın aksine, petrol ve kömür küresel pazarlarda hemen hemen her yerden satın alınabiliyor ve her ikisinin de ülkelerin stratejik rezervleri mevcut. Gaz ise yalnızca mevcut boru hatlarından iletilebildiği için ambargo için daha büyük bir zorluk teşkil ediyor.
Rus petrol ve gazına muhtemel AB ambargosunun fiyatları önemli ölçüde artırarak AB’ye zarar vereceği, aynı zamanda yüksek fiyatlarla dünyanın geri kalanına petrol ve gaz satabilecek olan Rusya’ya yardımcı olacağı belirtiliyor.
Buna karşılık, Rusya’nın petrol ve gaz ithalatına yönelik AB ambargosu Rusya’nın bu kaynaklardan elde ettiği geliri etkileyici bir şekilde düşüreceği ifade ediliyor.
Putin, yönünü Asya’ya çevirdi
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, geçen yıl AB, Rusya’dan 155 milyar metreküp doğal gaz ithal etti. Bu, AB’nin toplam gaz ithalatının yüzde 45’ini, toplam gaz tüketiminin ise yüzde 40’ını karşıladı.
Rusya’nın petrol ve gaz ihracatından elde ettiği gelir geçen yıl bütçenin yüzde 45’ini oluşturdu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, savaştan dolayı uygulanan yaptırımlar ve AB ülkelerinin enerji ithalatını azaltmaya dönük girişimleri nedeniyle doğal gaz ve petrol ihracatı için yüzünü Asya’ya döndürmesi dikkati çekiyor.
Putin, 15 Nisan’da, AB’nin Rus gaz ve petrolünden vazgeçmeye yönelik planlarına ilişkin, “Böyle bir adımın sonuçları çok acı verici olabilir.” ifadesini kullanmıştı. Putin, enerji sektörünün ve fosil enerji ithalatının genişletilmesi için yeni önceliklerin belirlenmesini talep etti.
Rus gazından vazgeçmeyi isteyen Batılı ülkeleri “pazarı istikrarsız kılmaya çalışmakla” suçlayan Putin, enerji ihracatının Avrupa’dan Asya’ya kayması çağrısında bulundu.
Uzmanlara göre, Putin’in yeni düşüncesi; yeni petrol ve gaz boru hatları ile Kuzey Kutbu ve Uzak Doğu’da yeni ithalat terminalleri kurmak, Afrika, Latin Amerika ve Güneydoğu Asya’da yeni müşteriler bulmak.
Rusya’dan gaz ithalatı kesilirse, Avrupa’da gaz kıtlığı olacağı, enerjide yüksek fiyatlar oluşacağı, acil durum planlarının devreye gireceği ve sanayide imalatın durdurulacağı ve ekonomik kriz olacağı uyarıları yapıldı.
Rusya; Batı Sibirya’dan Baltık Denizi’ne (Kuzey Akımı 1 yılda 55 milyar metreküp), Belarus’tan (Yamal-Avrupa boru hattı 32 milyar metreküp) ve Ukrayna üzerinden (Transgaz 120 milyar metreküp) Batı’ya giden 3 büyük boru hattını besliyor.
AB’nin 2 seçeneği bulunuyor
Uzmanlar, Rusların rezervlerini savaş öncesi doldurduğunu belirterek, Rus piyasasında bu ham maddelerle pek fazla gelir elde edilemeyeceğine, özellikle Gazprom için Avrupa’ya gönderilen gazın para akışı için büyük önem taşıdığına dikkati çekiyor.
Rusya’nın gazı Çin’e satması durumunda buradaki arz oranının Batı ile kıyaslanamayacağı belirtiliyor.
Rusya’nın diğer bir seçeneğinin gazın sıvılaştırılması olabileceği ancak Batı Sibirya’daki tek LNG terminalinin tam kapasite çalıştığı ve genişletilemediği ifade ediliyor.
Uzmanlara göre, baskı altında olan AB’nin “Ya ambargo ilan etmek ya da tüm sözleşmelerin sorumluluklarını yerine getirmek” gibi 2 seçeneği bulunuyor.
Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), Rus enerjisine ambargo uygulanması durumunda dış talebin zayıflaması ve daha fazla belirsizliğe yol açmasıyla Avrupa’nın en büyüğü olan Alman ekonomisinin bu yıl yaklaşık yüzde 2 küçüleceğini bildirdi.
Bundesbank’ın ekonomi için hazırladığı aylık raporunda Ukrayna-Rusya savaşının, Avro Bölgesi’nin Kovid-19 salgını sonrası ekonomik toparlanmasını zayıflattığına, savaşın Avrupa Birliği’nin (AB ) Rus ham petrol ve doğalgazına ambargo kararı almasına sebep olması halinde toparlanmanın AB için daha da kötüleşeceğine dikkat çekildi.
Bundesbank raporunda, Rusya’nın petrol, kömür ve gazın yanı sıra endüstriyel metaller ve buğday gibi gıda maddelerinin de en önemli ihracatçılarından biri olduğu için Moskova’ya karşı tam bir ambargonun emtia fiyatlarının önemli ölçüde yükselmesine yol açacağının altı çizildi.
Raporda, “Önemli enerji alıcısı ülkeler tarafından Rusya’ya enerji ambargosu uygulanması durumunda ham petrol, doğalgaz ve kömür fiyatlarının önemli ölçüde artacağı beklenebilir. Brent petrolün varil fiyatı 170 doların üzerine çıkabilir.” denildi.
“Rusya, doğal gazı Çin gibi Batı yaptırımlarına uymayan diğer ülkelere satabilir”
GasBuddy’nin Petrol Analizi Bölümü Başkanı Patrick De Haan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Moskova’ya karşı AB’nin gaz ambargosunun sonuçlarının Rusya ve AB ülkeleri için Rusya’dan gelen yüksek gaz akışlarını dengelemek için başka pazarlar bulunması gerekeceğinden, muhtemelen önemli olacağını vurguladı.
Rusya için Haan, “Rusya, potansiyel olarak doğal gazı Çin gibi Batı yaptırımlarına uymayan diğer ülkelere satabilir.” dedi.
Yakın gelecekte AB ülkelerinin gaz konusunda başka ülkelerle iş ve başka yerlerde altyapıya yatırım yapmasının daha olası hale geldiğini belirten Haan, “Ancak bu yatırımların arzı karşılaması zaman alacak. Isıtma taleplerinin devam etmesi Avrupa için sancılı birkaç yıl olabilir. Bence AB’nin Rusya’ya daha fazla yaptırım uygulama olasılığı yüzde 60 ancak bu Fransa seçimlerinden sonra olacak gibi görünüyor.” ifadelerini kullandı.
AB, Rusya’ya petrol ambargosu konusunda ikilemde
Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) Enerji, İklim ve Kaynaklar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Karen Pittel de Avrupa’nın Rusya’dan petrol ithalatını durdurup durdurmama konusunda ikilem yaşadığını belirtti.
Pittel, “Ambargo kararı konusunda beklemek, AB’ye alternatif enerji kaynaklarını organize ederek, talebi azaltarak ve ayrıca AB içinde ve ülkeler arasında enerji akışlarının lojistiğini optimize ederek daha iyi hazırlanmak için daha fazla zaman veriyor.” dedi.
Pittel, AB’nin petrol konusunda ambargo kararını ertelemesinin Rusya’nın AB’den gelir sağlamaya devam etmesine ve başka alıcılar bulmasına izin vereceğini vurgulayarak, “Erteleme, AB ülkelerindeki Rus enerji arzında kesintiye hazırlanmaya yönelik teşvikleri de azaltacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Rus petrol arzında bir azalmanın diğer kaynaklardan dengelenebileceğini öngördüklerini vurgulayan Pitttel, “Ancak bunu kömür ve petrol için aynı anda yapmak, Rusya’da doğalgaz sıkıntısı olduğu zaman yapmak zor olacak” dedi.
Pittel. AB’nin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle yaz için kömür ambargosu uygulamaya çoktan karar verdiğini belirterek, “Ancak bir petrol veya gaz ambargosu Rusya’yı kömür ambargosundan çok daha fazla vurabilir.” diye konuştu.
Söz konusu ambargonun kömür ve petrol fiyatları üzerindeki etkisinin, ambargonun küresel arzda bir azalmaya yol açıp açmadığına bağlı olduğunu vurgulayan Pittel, Rusya petrolünü ve kömürünü nispeten hızlı bir şekilde başka pazarlarda satmayı başarırsa, piyasalardaki şok çok daha küçük olacak ve bu aynı zamanda Rusya üzerindeki etkiyi de en azından bir dereceye kadar yumuşatacağına işaret etti.
Pittel, “Prensip olarak, mevcut durumda yüksek enerji fiyatları önemlidir, çünkü bunlar hane halkına ve şirketlere daha az enerji tüketmeleri gerektiğinin sinyalini veriyor. Ancak düşük gelirli hanelerin, enerji maliyetlerinde özellikle güçlü bir artışla başa çıkmak için yardıma ihtiyacı var.” değerlendirmesinde bulundu.