İTO Başkanı Avdagiç: “Piyasa dinamikleri ile TCMB faizi arasındaki bağ giderek zayıflıyor”

İTO Lideri Şekib Avdagiç, faiz kararı sonrası yaptığı açıklamada “Piyasa dinamikleri ile TCMB faizi ortasındaki bağ giderek zayıflıyor. Döviz kurlarının ihracat açısından rekabetçi kur sonunu aştığını, faiz indirimlerinin bankaların rotatif ve taksitli kredilerine yansımadığını ve kredilere ulaşımda düşüncenin devam ettiğini görüyoruz” dedi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Lideri Şekib Avdagiç, Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrasında toplumsal medya hesabından açıklama yaptı. Avdagiç, piyasa dinamikleri ile TCMB faizi ortasındaki bağın giderek zayıfladığını belirterek, “Kurun, enflasyonun ya da faiz düzeyinin yüksekliğinden çok öngörülebilir olmaması asıl sıkıntıdır. Türkiye iktisadı kur-faiz-enflasyon üçlüsüne hapsedilemeyecek kadar büyüktür” iletisini paylaştı.

Avdagiç şu açıklamaları yaptı:

“Türkiye’de yatırım yapmaya çalışan insanların hiçbirisi yüksek faizden şad değil. Ne var ki, yaşanan tartışmalar, faizi de kuru da enflasyonu da baş rolde tutmaya devam ediyor. Açıkçası bahis siyaset faizinin ne kadar değişeceğinden epey uzaklaştı.

Piyasa dinamikleri ile TCMB faizi ortasındaki bağ giderek zayıflıyor. Döviz kurlarının ihracat açısından rekabetçi kur sonunu aştığını, faiz indirimlerinin bankaların rotatif ve taksitli kredilerine yansımadığını ve kredilere ulaşımda derdin devam ettiğini görüyoruz.

İş dünyası için asıl mevzu öngörülebilirliktir. Yani kurun, enflasyonun ya da faiz düzeyinin yüksekliğinden fazla öngörülebilir olmaması asıl sorundur. Türkiye iktisadı kur-faiz-enflasyon üçlüsüne hapsedilemeyecek kadar büyüktür.

Kur ve enflasyonun seyri, Türkiye’nin risk primine ve dolarizasyona olumsuz yansıyor. Beklentimiz, bir an evvel öngörülebilirliğin en üst düzeye çıkarılması; Kur, faiz ve enflasyonun bir istikrara kavuşturulması ve iş dünyasının “fiyatlayamama” ıstırabından kurtarılmasıdır.

Unutmayalım ki, global seviyede enflasyonun, emtia ve güç fiyatlarının yükseldiği bir konjonktürden geçiyoruz. Devletimiz, gerçek bölümümüz ve bankalarımızla bir bütün olarak, önümüze çıkan global fırsatları değerlendirmeye odaklanmalıyız.”