Dünyanın geleceği için binalara ısı yalıtımı yaptırılmasının koşul olduğunu belirten Dalmaçyalı-Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu …
Dünyanın geleceği için binalara ısı yalıtımı yaptırılmasının koşul olduğunu belirten Dalmaçyalı-Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, “Binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu ve 2050 yılına kadar mevcut bina stokunun 2’ye katlanması bekleniyor. Bu sebeple global ısınmanın önüne geçecek güç verimliliği çalışmalarında en güçlü çabalardan biri ısı yalıtımı alanında verilebilir” dedi.
Isı yalıtım markası Dalmaçyalı, 10-16 Ocak Güç Verimliliği Haftası münasebetiyle, tüm dünyayı tesiri altına alan iklim krizi ile gayrette ısı yalıtımının değerli bir yere sahip olduğuna dikkat çekti. Şirketten yapılan açıklamaya nazaran, global ısınma sonucu yaşanan iklim krizi her geçen gün tesirini artırıyor. Sanayi İhtilali öncesinden bugüne dünyanın yüzey sıcaklığı 1,2 derece arttı. Dünya Meteoroloji Örgütü, ısınmanın sürmesi halinde bu yüzyılın sonunda sıcaklıkların 2-5 derece artabileceğini öngörüyor. Sanayi İhtilali öncesine nazaran ısınmanın 2 derecenin üzerine çıkması durumunda ölümcül sıcaklık ve nemden 1 milyar insanın etkilenmesi bekleniyor. 197 ülkenin katımıyla İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen 2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda tüm ülkeler yüzey sıcaklığını 1,5 derecede tutmak için bir dizi mutabakata imza attı. AB ve ABD sera gazı metan salımını 2030 prestijiyle azaltmak için global iştirak duyurusu yaptı. 100’den fazla ülke önderi ormansızlaştırmayı durdurma ve geri çevirme kelamı verdi.
Dalmaçyalı – Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, 10-16 Ocak Güç Verimliliği Haftası sebebiyle iklim krizi konusunu ele alarak güç verimliliği hakkında değerli açıklamalarda bulundu.
’’Karbon emisyonlarının yüzde 55 azaltılması gerekiyor’’
Dünya genelinde, geleceğimizi korumak ismine tüm ülkelerden global sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutarak, 1,5 dereceyle sonlandırma amacına uygun çalışmaların yapılması beklendiğini söyleyen Tayfun Küçükoğlu, “Hedeflerin muvaffakiyete ulaşması için 2030 yılına kadar karbon emisyonlarının 1990 yılı düzeylerine nazaran yüzde 55 azaltılması gerekiyor. Bu noktada sonlu ve sıkıntılı güç kaynaklarının en hakikat ve en verimli formda kullanımı büyük ehemmiyet taşıyor” dedi.
’’Binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu’’
Global ısınmanın ve sebep olduğu iklim krizinin önüne geçebilmek için tüm dünyanın gösterdiği uğraşta en değerli metotlardan birinin dış cephe ısı yalıtımı olduğunu belirten Küçükoğlu, “Dünya genelinde, binalar karbon salımının yüzde 40’ından sorumlu. Yaşanan bu karbon salımının yüzde 80’i ise ısıtma ve soğutma için harcanan güçten kaynaklanıyor. Tüm dünyada 2050 yılına kadar mevcut bina stokunun 2’ye katlanması bekleniyor. Bu sebeple ülkelerin iklim krizinin önüne geçmeye çalışırken, ısı yalıtımı konusunda önemli adımlar atması gerekiyor. Yeni binalar ileri ısı yalıtım hassasiyeti ile korunurken, mevcut bina stoklarının da ısı yalıtım ve güç verimliliğiyle geliştirilmesi büyük kıymet taşıyor” biçiminde konuştu.
’’Binalarda fosil yakıt tüketimi ve karbon salımını azaltarak etrafa katkı sağlıyor’’
Global ısınma ve iklim krizi tehlikesiyle çabada en değerli kalkanlarımızdan biri olan ısı yalıtımı konusunda daha kapsamlı ve destekleyici çalışmaların yapılması gerektiğinin altını çizen Küçükoğlu, kelamlarını şu halde sürdürdü:
“İklim değişikliği, sadece ülkemizi değil tüm dünyayı etkileyecek global bir sorun. Aslına bakarsanız iklim değişikliği terimi, bilinmeyen bir gelecek vakitten bahsediyor üzere hissettirebilir. ‘Çocuklarımıza daha uygun bir dünya bırakmak’ üzere tabirler, global ısınmanın güya yalnızca gelecek kuşakları etkileyecekmiş üzere bir yanılgıya düşmemize neden olabilir. Halbuki bugünden itibaren kaybedecek vaktimiz yok. Şu anda “gelecek zaman” olarak bahsettiğimiz durumu yaşamaya başladık. Global ısınma, daha şimdiden iklimin değişmesine yaz aylarında sel felaketi yaşatacak kadar yağmur yağmasına kış aylarında susuzluk sinyallerinin ortaya çıkmasına kadar pek çok olumsuz tesiri ile günlük hayatlarımızı etkilemeye başlıyor. Bu nedenle enerjiyi verimli kullanmak çok kıymetli. Isı yalıtımı, dünyamızı bekleyen global ısınma ve iklim krizi tehlikesiyle gayrette büyük ehemmiyet taşıyor. Zira ısı yalıtımı, binalarda fosil yakıt tüketimi ve karbon salımını azaltarak etrafa direkt katkı sağlıyor.”
’’Isıtma ve soğutma için harcanan güçte yarı yarıya tasarruf mümkün’’
Ülkemizdeki 25 milyona yakın konutun yüzde 70’ten fazlasında ısı yalıtımı olmadığını vurgulayan Küçükoğlu, “Isıtma ve soğutma maksatlı harcanan güçte yarı yarıya tasarruf sağlamanın yolu yaşadığımız binalara ısı yalıtımı uygulaması yaptırmaktan geçiyor. Bilhassa yükselen güç faturaları karşısında ısı yalıtımı tüketicilerin kurtarıcısı olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
’’Türkiye’nin güçlü pozisyona ulaşması için ısı yalıtımı şart’’
Ülke olarak toplam güç maliyetimizin yılda 60 milyar dolara yaklaştığını vurgulan Küçükoğlu, “Tüm dünyada fosil yakıtlar olarak da isimlendirilen petrol, doğal gaz ve kömür fiyatları süratle artıyor. Bu durum hiç elbet Türkiye’nin güç faturasına da yansıyacak. Ülke olarak gücün yaklaşık yüzde 70’ini ithal ediyoruz. İthal edilen gücün 22.5 milyar dolarlık kısmı konut ve gibisi yapılarda tüketiliyor. Bu şartlar altında, bilhassa güçteki dışa bağımlılığı azaltmak için yeni inşa edilen ve mevcut binalarda ısı yalıtımı uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıyeten gücün verimli kullanılmadığı konutlarda tüketicinin cebinden büyük ölçülerde para çıkıyor. Isı yalıtımı olmayan konutlarda büyük ölçüde güç kaçağı oluşuyor. Kış aylarında soğutma, yaz aylarında ısıtma maliyetinden kaçınmak için devalar düşünenlerin karşısına tahlil olarak ısı yalıtım uygulamaları çıkıyor” tabirlerini kullandı.
’’Termal kameradan sonra ‘Dış Cephe Güç Tasarruf Tahlil Raporu’ hizmete girdi’’
Bina yüzeylerinde ve mekanik tesisatta ısı kaçaklarının tespiti, ısı köprülerin denetimi, ısıl süreçlerin tahlili ve bu konularda yapılacak bakım ve tadilat uygulamaları öncesi ve sonrasında durum tespiti için termal kamera kullanılıyor. Termal Kamera ile binaların dış cephesindeki ısı kaçaklarının tespit edildiğini belirten Küçükoğlu, “Bu hizmetimiz sayesinde, takımlarımızın hazırladığı raporları bina yöneticilerine sunarak bina sakinlerinin kıymetli ölçüde tasarruf etmesini sağlıyor, konutlarında konforlu ve sağlıklı bir ömür alanına sahip olmaları için en uygun ısı yalıtım sistem tahlillerini bütçelerine en uygun teklifle sunuyoruz. 2003 yılından bu yana 200 milyon metrekare üzerinde ısı yalıtım sistemini pazara sunan tecrübemiz ile Termal Kamera projesi kapsamında 65’ten fazla kentte 50 bini aşkın binada termal kamera ile çekim gerçekleştirdik. Böylelikle binaların ısı yalıtımı gereksinimleri net olarak belirlendi. Şirket olarak tüketicilerin bilinçlenerek tasarruf etmesi ismine çalışmalarda bulunuyoruz. Güç Verimliliği Haftası’nda hizmete sunduğumuz Dalmaçyalı Güç Tasarruf Tahlil Raporu ile tüketiciler artık hiçbir masraf yapmadan web sitemizde yer alan formu doldurarak binalarında Dalmaçyalı ısı yalıtımı sistemleri ile ne kadar güç tasarrufu yapabileceklerini ve etrafa olan katkılarını görebilecekler” açıklamasında bulundu.
’’Sıcaklığı artırmak yerine ısıyı koruyun’’
Türkiye’de güç tasarrufu denilince akıllara enerjiyi az kullanmanın geldiğini aktaran Küçükoğlu, “Bu bahiste yanlış bir algı mevcut, tüketiciler daha az güç kullanıp, hayat alanlarında sıhhatsiz bir iklimlendirmeye maruz kalıyorlar. Bunun bilakis yapılması gereken daha az güç tüketerek daha yüksek konfor şartlarını sağlamak olmalı. Konut içindeki ısıyı ülkü düzeyde sabit tutmak için sıcaklığı artırmak yerine konuttaki ısıyı daha istikrarlı ve homojen korumak gerekiyor. Isı yalıtımıyla kışın sıcak havanın dışarı çıkmasını, yazın ise sıcak havanın içeri girmesini engelleyebilirsiniz” dedi.
Küçükoğlu, ısı yalıtımının en önemli yararlarını şöyle açıkladı:
’’Isı kaybını minimuma indirerek, konutunuzun yazın serin, kışın sıcak kalmasını sağlar. Konutunuzun kısımları ortasında istikrarlı oda sıcaklıkları oluşturur. Yaşadığınız yerin daha sağlıklı ve konforlu olmasına yardımcı olur. Hem kendi ekonominize hem de ülke iktisadına katkı sağlar. Binalarda küf ve mantar oluşumunun önüne geçer. Dış cephede estetik bir manzara elde edilir. Binaları dış etkenlerden koruyarak; tamir masraflarını düşürür. Binaların beton içindeki demirlerinin paslanmasını önleyerek sarsıntıya karşı daha güçlü olmasını sağlar. Yakıt tüketimini azaltarak etraf kirliliği ve global ısınmaya karşı olumlu istikamette tesiri bulunur.’’
