Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin enflasyon hedefini açıkladı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ‘Enflasyon vatandaşın temel meselesi, bunun için enflasyonu birinci öncelik haline getirdik. Gelecek yılın hedefi yüzde 20’nin altı, 2027’nin hedefi ise tek haneli rakamlara ulaşmak’ dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin enflasyon hedefini açıkladı
03.11.2025 02:00
0
A+
A-

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk’te gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor.

Yılmaz’ın açıklamaları şöyle:

ENFLASYON İLE İLGİLİ HANGİ AŞAMADAYIZ?

Enflasyon vatandaşın temel meselesi, bunun için enflasyonu birinci öncelik haline getirdik. Tüm program ve politikalarda odağımız enflasyonu düşürmek. Bu hassas bir süreç. Enflasyonu düşürürken istihdamı, büyümeyi sürdürmelisiniz, sosyal dengeleri gözetmelisiniz. Bir yandandın da depremin yaralarını sarmanız gerekiyor. Dış politikada çok aktif bir dönem. Enflasyonu kademeli ve kararlı bir şekilde aşağı çekiyoruz. 2023, yüzde 65 ile bitti, 2024’te yüzde 44’e düştü , bu yılın sonunda biraz altı veya üstü yüzde 30 civarı diyoruz. Programda önemli olan istikamettir, nereye doğru gidiyorsunuz. Birçok olumlu ya da olumsuz gelişmeler olabilir, doğru bir program uyguluyorsanız bir ay gecikmeli ulaşırsınız, 3 ay erken ulaşırsınız ama ulaşırsınız. Gelecek yılın hedefi yüzde 20’nin altı, 2027’nin hedefi ise tek haneli rakamlara ulaşmak.  

“ENFLASYON AŞAĞI DOĞRU İNİYOR”

Şu anda temel mallarda yüzde 20’nin altına gelmiş durumdayız, mal dediğimiz grupta yüzde 30’un altına geldik, kira, eğitim başta olmak üzere hizmetlerde geriden geliyoruz, buralarda da gerileme başladı. Bütüncül bir politika ile yapıyoruz. Bazen bizi sadece para politikası ile mücadele ediyorsunuz diye eleştiriyorlar. 3 sütunu var, birincisi para politikası. İkincisi maliye politikamız, depreme 90 milyar dolar harcadığımız halde mali disiplini koruyoruz, depremlerin mali etkisi daha sonraki yıllarda ortaya çıkıyor, konutlar, yollar, okullar yapıyorsunuz, buna rağmen sağlam duruyoruz, 2025’in bütçesinde harcamalarımızda sapma söz konusu değil, gelir konusunda biraz enflasyon muhasebesinden kaynaklı sorunlar var ama adımlar atıyoruz. Üçüncü ayağı yapısal dönüşümler, gıda ve konutu öncelendiriyoruz. Enflasyonda kararlıyız, somut olarak süreç başladı. Eylül ayında biraz yüksek geldi, bu geçici bir durum, ekimde genelde yüksek gelirdi ama bu kez eylül ayında yaşandı, ekim ayında eylül ayı kadar etki beklemiyoruz. Yıl sonuna doğru daha da netleşecektir. Büyük resimde enflasyon aşağı doğru iniyor. Gıdada biraz sorun yaşıyoruz, hem donu hem de kuraklığı aynı yılda yaşadık, bir de fırsatçılıklar da neden oluyor. Bu haberleri fırsat olarak bilip fiyatlara yansıtıyorlar.  Dünyaya da biraz bakmak gerekir ekonomiyi konuşurken. Dünya zor dönemden geçiyor, dünya ekonomisi tarihsel ortalamalarının oldukça altında bir büyüme performansı sergiliyor, ticarette tarife tartışılıyor, belirsizlik endeksi zirve yaptı, jeopolitik riskler yüksek, bir çok bölge çatışma bölgesi haline geldi.

“AMACIMIZ KALICI REFAH SAĞLAMAK”

Pandemi ekonomilerde yapısal tahribata neden oldu. Pandemiden bu yana dünya ekonomisi yüzde 15 büyüdü, Türkiye ise yüzde 30 büyüdü. Bütün bu süreçlerde üretim sürecinin korumasının avantajını yaşadık, kapanma hizmet sektöründe oldu. Dünya eski dünya değil, vatandaşımız da bunu görmeli, gerçekçi politikalar olmalı. Güvenlik harcamalarının yükseldiği bir dönemdir, böyle bir ortamda Türkiye öngörülebilir politikaları ve siyasi istikrarı ile pozitif ayrıştı. Pandemi sonrası dünyada sürdürülebilir kalkınma göstergeleri uzun zamandan sonra dünyada geriye gitti. Yoksulluk, gelir dağılımında bozulma, çevre konuları geri gitti. Bunu görmeden Türkiye’yi analiz etmek haksızlık olur. Emeğin milli gelirden aldığı pay önemli öncü bir göstergedir. 2002’de emeğin milli gelirden aldığı pay 24.8, 2016’da bu 32’ye çıkmış, pandemide 2022’de 23,4’e düşmüş, geçen yıl 32,9, 2025’in ilk yarısında 35,9. Tarihimizin en yüksek noktası. Pandemi döneminin algıları ile hala bakıyoruz, rakamlar bunu söylemiyor. Bir toparlanma var. İstihdamı da koruyoruz. Enflasyonu tam olarak düşüremedikçe farklı bir algı oluşturuyor, enflasyonu düşürdüğünüz ortamda yapılana artışlar kalıcı oluyor ve alım gücü yükseliyor. Amacımız kalıcı refah sağlamak, reel bazda kalıcı sosyal refah sağlamak. Sosyal adalet ile birleşmeli. Sadece büyüme üzerinden bir kurgumuz yok, büyümeyi yaşamsal ortamlarla bütünleştirmedikçe kalkınmadan söz edilemez. Demokrasi, şehirleşme, çevre, eğitim, sağlık sistemi ile. Finansal piyasalarda geçici bir sıkıntı ile karşı karşıyayız.

“TÜRKİYE İLK DEFA YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER LİGİNE GİRECEK”

Reel ekonomide gayet iyi gidiyoruz, büyümemiz dünya büyümesinin üzerinde. Geçtiğimiz yıl yüzde 3.3 büyüdük, bu yılda benzer bekliyoruz. Son 22 yılda dünya yüzde 3,5 büyüdü, Türkiye ekonomisi yıllık ortalama 5.4 büyümüş. Bu da bizi 238 milyar dolarlık bir ekonomiden, bu yıl itibariyle 1,5 trilyon doların üzerinde bir ekonomiye getirdi. Bu siyasi istikrarla, doğru liderlikle ve doğru politikalarla oldu. Finansal piyasalarda bazı sıkıntılar var, enflasyon meselesi var. Bunları aşınca farklı bir lige çıkacağız. Bunu Dünya Bankası söylüyor. İlk kez 2025’te Türkiye yüksek gelirli ülkeler ligine girecek. AK Parti ilk geldiğinde alt orta gelirdeydi Türkiye, son 22 yılda üst orta gelir ligine geçti Türkiye, burada kalıcı oldu. İlk defa yüksek gelirli ülkeler ligine girecek. Bu sadece rakamsal değil, niteliksel bir değişimdir. Demokrasimizle, eğitim sistemimizle, bütün unsurları ile orta gelir tuzağından çıkıp yeni bir döneme adım atıyoruz. Popülist ve günübirlik yaklaşımlarla içinden çıkılamaz. Türkiye bunu başardı. Avrupa Birliğinde kişi başı geliri 100 kabul edelim, 2002 yılında bu Türkiye’de yüzde 38’idi, bugün yüzde 70’i aşmış durumda. OECD’de 3’te 1’idi, şu anda 3’te 2’sine gelmiş durumdayız. Geldiğimiz yere bakarsanız ciddi bir ilerleme vardır 22 yılda, şimdi bir hamle ile yüzde 100’e ulaşmamız gerekir. Dünyada liderler her zaman önemlidir. Ancak ekonomik ve siyasi olarak belirsizliklerin yükseldiği zamanlarda çok daha önemlidir. Bu dönemde liderlik problemi olmayan ve tecrübeli kadroları olan bir ülke olarak hedeflerimize kesinlikle ulaşacağımıza inanıyorum. Karamsarlık yaymaya ve milletimizin moralini bozmaya çalışanlar var. Milletimizin yaşadığı sıkıntıların farkındayız, çarşıda, pazarda. Bunları el birliği ile aşacağız.

“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILIMI AK PARTİ DÖNEMİNDE CİDDİ ORADAN ARTTI”

Büyüme daha ılımlı bir çizgi izliyoruz. Kritik konu büyümenin kompozisyonu ve bileşenler. İç talep üzerinden büyüme de yapabilirsiniz yatırım ve ihracat üzerinden de yapabilirsiniz. Biz yatırım ve ihracat üzerinden yapıyoruz, tüketimin daha ılımlı olduğu yatırım ve dış talebin daha fazla olduğu bir büyüme. Toplam faktör verimliliğini arttırdığınızda daha kalıcı rekabet gücü yüksek bir ekonomi oluşturuyorsunuz. İstihdamı da ihmal etmiyoruz. Hem ekonomik hem de sosyal bir kavram. Bir istihdam bir ailenin ortamını değiştiriyor. Kadın ve genç istihdamı çok önemli. Kadınların iş gücüne katılımı AK Parti döneminde ciddi oradan arttı. Kadınların eğitimi, girişim imkanı arttı, daha alacağımız yol var. Toplumun yarısı erkek yarısı kadın. Kadınlara eğitimden pirim desteklerine kadar destek veriyoruz, İŞKUR üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Son zamanlarda kreş gibi bakım hizmetlerine destek veriyoruz. Esnek çalışmaya öncelik veriyoruz, kadınlar aile ile iş hayatı arasında tercih yapmaya zorlanmamalı. İkisini bir arada yapabilecekleri modeller sunuyoruz, bu nüfusu da etkileyen bir politika. Hem bakım hem de esnek çalışma politikaları gençler içinde önemli. Kadın ve genç istihdamını destekliyoruz.

“2026’DA TARIMA 888 MİLYAR TL AYIRDIK”

Tarım stratejik bir sektör, pandemide gördük. Tarımı destekliyoruz, gelecek yılın bütçesi 888 milyar lira. Bunun bir kısmı doğrudan destek ve sulama yatırımları. Sübvansiyonlu kredilerimiz var çiftçilerimize verdiğimiz, çiftçimizin faizinin yüzde 70’ini ödüyoruz. Bu yıl don ve kuraklık yaşadık. Tarımda farklı normalar oluşuyor iklim değişikliği ile birlikte. Bununla ilgili Gıda Komitesi var, belirli kararlar alınıyor. Örneğin gıdadaki soğuk zincirin korunması. Gıdadaki kayıplar fiyatları arttırıyor, bunu engellemeye çalışıyor. Fırsatçılara meydanı bırakmamamız lazım. Kuraklık ve su yönetimi ile ilgili eylem planını Kabinede de tartıştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ile komisyon oluşturduk. Su hayati bir şey, iklim değişimi, artan tüketim ve nüfus artışı ile önemli bir hale geldi. Son 22 yılda kapalı sistem yaptık sulamayı, bizden önce yapılmış açık sistemler var, buharlaşma ve su kaybı oluyor. Açık sistemleri kapalıya döndürüyoruz. Öte yandan suya göre destekleme modelini hayata geçiriyoruz, su bütçesine göre bitki deseni oluşturma. Diğer yandan şehirler var. Şehir içi şebekelerde muazzam bir kayıp kaçak var, belediyeler buna yeterince yatırım yapmayınca DSİ 100 birim su getirse bunun 50 ya da 60 birimi hanelere ulaşıyor. Bunların her şehirde ölçülmesi lazım. Kaç birim su geldi, kaç birimi hane halkına ulaştı, buna bakmak lazım. Son yıllarda mahalli idarelerin yatırımlarında düşüş var. Ankara’da bunu yaşadık, hayret ettim doğrusu Belediye Başkanı borular patladığı, bakım yapılmadı için su gelmedi dedi. 7 yıldır Belediye Başkanı, birkaç haftada da tamir edildi, demek ki olabiliyormuş. Bu ihtiyacı önceden görüp bir para ayrılsaydı Ankaralı o sıkıntıları yaşamayacakmış. Yatırıma kaynak ayırmalı mahalli idareler.  Popülist harcamalar yaparsanız patlarsınız bir gün, bunu bütün belediyeler için söylüyorum. Parayı, insan gücünü, bilgiyi iyi yöneteceksiniz, kaynakları verimli kullanacaksınız. Bu merkezi idare için de mahalli idareler için de geçerli. Mahalli idareler reformu gerekli. Bir diğer konu da deniz suyu. Deniz suyunu artmada teknoloji ilerliyor, bu mesele üzerinde de daha fazla durmak zorundayız. Küresel ısınma var, kendimizi buna göre konumlandırmayız. Su konusunda daha stratejik hareket etmeliyiz. 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.