DOLAR
35,0180
EURO
36,7204
ALTIN
2.971,93
BIST
9.915,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
8°C
Ankara
8°C
Parçalı Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
8°C
Cuma Çok Bulutlu
9°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
7°C
Pazar Hafif Yağmurlu
9°C

Cevdet Yılmaz’dan asgari ücret yorumu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Özellikle küçük işletmelerin, emek yoğun işletmelerin, yine belli yörelerin üretim gücünü koruma bakımından asgari ücretin dengeli bir yapıda gelişmesi önemli” dedi

Cevdet Yılmaz’dan asgari ücret yorumu
18.12.2024 13:00
0
A+
A-

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerinde konuştu.

Türkiye Varlık Fonu’nun denetlenmediği eleştirilerine Yılmaz, Varlık Fonu’nda çoklu bir denetim sistemi olduğunu kaydetti.

Varlık Fonu’ndaki bütün şirketlerin bağımsız denetim kuruluşlarınca bağımsız dış denetime tabi tutulduğunu belirten Yılmaz, daha sonra bunların konsolide edilerek Cumhurbaşkanlığına gönderildiğini, Devlet Denetleme Kurulunun, gelen bu bağımsız denetim raporlarını inceleyip TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna ilettiğini ve nihai denetim yetkisinin, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda olduğunu söyledi.

Yılmaz, fon bünyesindeki şirketlerin bir yandan kendi özel hukuklarına göre, bir taraftan da dış denetime tabi tutulduğunu bildirdi.

“KAMU BORCU OLARAK GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ORTALAMALARININ DA ALTINDA RAKAMLARA SAHİBİZ”

Bütçe için “Faiz ve borç bütçesi” olarak nitelendirenlerin olduğuna işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

“Gerek kamu borcu gerek hane halklarının borcu gerek şirketlerin borcu, hangisine bakarsanız bakın, dünya ortalamalarının da gelişmekte olan ülkeler ortalamalarının da oldukça altında rakamlara sahibiz. Bugün geldiğimiz noktada, kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 25-26 seviyelerinde. Bu, Avrupa’da yüzde 80’lerde, 90’larda. Maastricht Kriteri yüzde 60 ama Avrupa bunun üstünde, biz oldukça altındayız.”

Bütçedeki faiz yüküne ilişkin konuşan Yılmaz, “2002 yılında bütçe harcamalarımızın, 100 lira bütçeye para harcanıyorsa 43,2 lirası faize gidiyormuş. 2025 yılında depremden, diğer dönemsel etkilerden dolayı yükümüz bir miktar artmış olmasına rağmen faize ödediğimiz kaynağın bütçe içindeki payı yüzde 13,2’dir. Tabii ki bunu daha da aşağılara çekeceğiz. Deprem yükümüz azaldıkça, finansal anlamda Türkiye daha farklı koşullara doğru gittikçe burada da orta vadede daha farklı bir yapı oluşacaktır. Bu kadar hizmet yapabildiyse AK Parti, işte bunun sayesinde yaptı. Faiz bütçesini, hizmet bütçesine dönüştürdüğü için yaptı ve aynı anlayışla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

2002’de 100 lira verginin 85,7 lirasının faize gittiğini, bugün ise 17,5 lirasının faize gittiğini belirten Yılmaz, bunun da fazla olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini söyledi.

Gelir getirici önerilere karşı çıkılması, harcamaların artırılması durumunda bütçe açığının ortaya çıkacağını vurgulayan Yılmaz, “Popülist politikalarla vatandaşın kısa vadede hoşuna gidecek ama orta ve uzun vadede hiçbir vatandaşımıza fayda getirmeyecek, ülkemize istikrar ve refah getirmeyecek politikaları ısrarla dile getirmek tabii ki herkesin tercihine kalmış bir durum. Biz gerçekçi olmak istiyoruz. Reel politikalarla vatandaşımıza samimi bir şekilde tablo neyse ortaya koyup, gerçekçi politikalarla bu sorunları aşma gayreti içindeyiz ve onun için de programlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Kararlı bir şekilde de bu programımızı uygulayacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

“İSTİKRAR İÇİNDE BÜYÜMEK, KALICI SOSYAL REFAH ARTIŞI SAĞLAMAK POLİTİKAMIZ BUDUR”

Programın olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını, enflasyonda bir düşüş seyri başladığını kaydeden Yılmaz, “Önümüzdeki dönemde dezenflasyon sürecinin sürmesini, çok daha makul düzeylere doğru gelmesini bekliyoruz. Tabii ki kararlı bir duruşla bunu yapmak zorundayız. Halkımızın en önemli beklentisi de budur. İstikrar içinde büyümek, kalıcı sosyal refah artışı sağlamak politikamız budur. Fiyat istikrarı sağlandıkça, enflasyon düştükçe hem büyümemiz daha reel bir zeminde, sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşecek hem de gelir dağılımımız daha iyi bir noktaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, asgari ücrete yüzde 94,6 artış yaptıkları 2022’de enflasyonun yüzde 65 civarında, yüzde 107,3 artış yaptıkları 2023’te yüzde 64 civarında olduğunu anımsatarak asgari ücrete 2024’ün ocak ayında yüzde 49,1 artış yaptıklarını hatırlattı.

“EMEĞİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY, SON 20 YILDA YÜZDE 27,6 OLDU”

Bu 3 yıla bakıldığında çalışanları enflasyona ezdirmemek için ciddi bir çaba olduğunun görülebileceğinin altını çizen Yılmaz, “Bunun milli gelir hesaplarına yansıması da söz konusu. Emeğin milli gelirden aldığı pay son 20 yıllık dönemde yüzde 27,6 olarak gerçekleşmiştir. 2022’de bu, bir miktar düştü, 23,6’ya geriledi, 2024’te hızlı bir toparlanma sürecine girdik, az önce bahsettiğim artışlar, diğer çabalarla. 2024 yılının birinci çeyreğinde emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 37,1 seviyesine kadar yükseldi. İkinci çeyrekte yüzde 35,5, üçüncü çeyrekte 32,4. Dolayısıyla tarihsel ortalamalarımızın üstüne çıktığımızı rahatlıkla ifade edebiliriz” diye konuştu.

“ASGARİ ÜCRETLE İLGİLİ MÜZAKERELER DEVAM EDİYOR”

Asgari ücretle ilgili müzakerelerin devam ettiğini belirten Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Özellikle küçük işletmelerin, emek yoğun işletmelerin, yine belli yörelerin üretim gücünü koruma bakımından asgari ücretin dengeli bir yapıda gelişmesi önemli. İşletmeler, sürdürülebilir olmazsa, verimlilik olmazsa sağlıklı bir şekilde istihdam ve ücret oluşumu gelişmez. Dolayısıyla verimliliği artırarak, rekabet gücümüzü yükselterek reel zeminde kalıcı bir şekilde çalışanlarımızın refahını artırmaya devam edeceğiz.”

Yılmaz, 2000’li yıllarda bedeli ödenen ilaç sayısı 3 bin 986 iken bugün bu sayının 8 bin 845’e çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti:

“Sadece bu yıl, geçtiğimiz 11 ayda 50 adet yurt içi, 3 adet yurt dışı olmak üzere toplam 53 adet kanser ilacı geri ödeme kapsamına alınmıştır. Bu yönde çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Toplam ilaca verilen para da ciddi bir düşüş var, doğru ama bu ilaç sayısının azalmasından değil, bu dönemde uyguladığımız, dünyada hakikaten en düşük seviyeleri sağlayıcı ilaç fiyatlandırma, tarifelendirme sistemimizden kaynaklanıyor.”

KAYNAK: AA
ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.