Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin 2022 yılı büyüme rakamlarında yukarı yönlü revizeye gitti. Kuruluş, Türkiye’nin 2022’de yüzde 5,3 oranında büyüyeceğini tahmin etti.
Küresel ekonomiler durgunluk, resesyon, işsizlikle mücadele ederken Türkiye ekonomisine yönelik uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları büyümeye ilişkin yukarı yönlü revizyonlarda bulunuyor.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin 2022 yılındaki büyüme beklentisini yükseltti. Bir önceki beklentisi olan yüzde 4,5’i yüzde 5,3’e çıkaran Moody’s, 2023 yılı için beklentisini yüzde 2, 2024 için de yüzde 3 olabileceğini tahmin etti.
KÜRESEL EKONOMİYE ATIFTA BULUNDU
Moody’s raporunda “Küresel Ekonomi, kalıcı enflasyon, para politikası sıkılaştırması, mali zorluklar, jeopolitik değişimler ve finansal piyasa oynaklığı arasında olağanüstü yüksek seviyelerdeki belirsizliğin ortasında bir gerilemenin eşiğinde. Küresel büyüme 2023’te yavaşlayacak ve 2024’te durgun kalmaya devam edecek. Yine de, hükümetler ve merkez bankaları mevcut zorluklarla ekonomilerini yönetmeyi başarırsa, 2024’e kadar göreli bir istikrar dönemi ortaya çıkabilir.” değerlendirmesi yaptı.
“GELİŞMİŞ EKONOMİLERDE EKONOMİK AKTİVİTE YAVAŞLAYACAK”
Gelişmiş ülkelere ilişkin de yorum yapan Moody’s “Başta Avrupa ve Kuzey Amerika olmak üzere gelişmiş ekonomilerde azalan ekonomik aktivite, 2023 büyümesinde keskin yavaşlamaya neden olacaktır” dedi. Kuruluş, 2024 yılında da ekonomik aktivitenin beklentilerin altında kalarak sadece yüzde 2,2 oranında büyüme kaydedebileceğine değindi.
ABD İÇİN TAHMİNLER AŞAĞI YÖNLÜ REVİZE EDİLDİ
Moody’s ABD ekonomisi Büyüme tahmini 2022 için yüzde 1,9’dan yüzde 1,8’e, 2023 yılı için yüzde 1,3’ten yüzde 0,4’e indirildi.
“RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI JEOPOLİTİK RİSK OLMAYA DEVAM EDECEK”
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın daha geniş makroekonomik tablo için merkezi jeopolitik risk olmaya devam edeceği belirtilen Moody’s “Çatışmanın Ukrayna sınırlarının ötesine yayılma potansiyelini çok düşük bir ihtimal olarak görsek de, böyle bir olayın yaşanması ciddi aşağı yönlü ekonomik riskler yaratacaktır.” görüşüne yer verildi.