Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Cami Nebi Mahallesinde yaşayan ve kendisine ‘Garip Seyyah’ diyen 33 yaşındaki Nurettin Büyüm, 2014 yılında Tarım ve Orman Bakanlığında çalışıyordu. Çalışma sürecinde iş gereği köylere inen Büyüm, köyde yatıya kaldığı zaman çocukların çantasındaki oyuncakları alıp oynadıklarını fark etti. Bunu kendine dert edinen Büyüm, görevinden istifa edip antikacılıkla ilgilenerek el emeği ürünler yaptı. Yaptığı ürünleri oyuncaklarla takas eden Büyüm, temin ettiği oyuncakları da köyde yaşayan çocuklara ulaştırmaya başladı.
Şimdiye kadar 81 ilin tamamını 275 ilçeyi ve 2 binden fazla köyü gezen Büyüm, buralarda çocuklara ulaşıp hediyeler verdiğini söyledi. Büyüm, köylülerin kendisine hediye ettiği tereyağı ve diğer gıdaları da satarak çocuklara hediye olarak ulaştırdığını dile getirdi. Daha önce Tarım ve Orman Bakanlığında çalıştığını, aynı zamanda seyyah olduğunu kaydederek, “Benim ayıcıklarım vardı, çantama asmıştım. Geceleri o oyuncakların olmadığını fark ettim. Sonra sabah kalktığımda oyuncağımı utanarak, sıkılarak soruyordum. Oyuncaklarımı çocuklar almışlar, oynuyorlardı. Biz vermesek olur mu diyorlardı. Bir, iki böyle olunca da bende bir his uyandı, çocuklara oyuncak kazandırma hissi.”
” Nasıl bu çocuklara oyuncak getirebilirim diye düşünmeye başladım. Köylüler yoksul değiller, yoksunlar. Arabası olan adam şehre inip çocuğuna bir oyuncak almıyor. Ağabeyimle, eş dost dediklerimle konuştum, bütün evlerde eski olan oyuncakları toplamaya karar verdim. Vermezlerse onlara yaptığım ben beğendikleri bileklikleri, kolyelerimi veririm dedim. Onlar da mutlu olur. Hem ben de köylerdeki çocuklara oyuncak götürmüş olurum. İki tarafı da mutlu etmek için bu yola giriştim. 10 tane oyuncak getiren bir tane kolye alır. 50 tane oyuncak getiren bir tane tespih alır. Antika bir eşyam var. Aynam var mesela. Aynayı 20 oyuncak karşılığında verebilirim. Onlar 20 oyuncak gönderiyor, ben de eşyalarımı gönderiyorum” ifadesini kullandı.
Balıkesir’den, Manisa’dan, İzmir’den, Bayburt’tan, Giresun’dan bütün çocuklara gittiğini kaydeden Büyüm, “Benim için çocuk ayrımı yok. Yeter ki ulaşılmayan köy olsun. Köyden getirdiğim eşyaları peynir olsun, tereyağı olsun, onları da takas niyetine veriyorum. 2014 yılında Tarım ve Orman Bakanlığında atlarla ilgileniyordum. Bakanlıkta çalışan insanlarla köylere gidip havanlara küpe takıyorduk. Köylere giderken farklı bir sendrom oluşuyordu bende. Çocukların hepsi farklı bir zuhurda. Kimi çamurla oynuyordu, kimi demirden araba yapmıştı. Ben bu durumu gördüğümde, bir de akşam kaldığımızda benim oyuncaklarımı alıyorlardı. O durum yok olsun diye buna karar verdim, ayrıca mesailer bana uymuyordu. O çocukları da gördükten sonra çalışmamaya karar verdim. Ondan sonra antikacılık yapmaya başladım. Tespih, bileklik, kolye yapma yeteneğim vardı. Onu da daha iyi değerlendirmeye karar verdim. Bugün gelen kargolarla beraber evde şu an yaklaşık bine yakın oyuncak var, dağıtılmayı bekliyor. Hem yasaklar hem de hava muhalefetinden dolayı erteledim. Bir hafta sonra yine dağıtıma başlayacağım.