Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), Dünya Bankası Grubu üyesi Uluslararası Finans Kurumu’ndan (IFC) Türkiye’deki kadınların finansmana ve …
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), Dünya Bankası Grubu üyesi Uluslararası Finans Kurumu’ndan (IFC) Türkiye’deki kadınların finansmana ve istihdam fırsatlarına erişimini artırmak ve firmalardaki cinsiyet eşitliği uygulamalarını yaygınlaştırmak üzere 100 milyon tutarında kaynak sağladı.
TSKB’den yapılan açıklamaya göre, temin edilen kredi ile toplumsal cinsiyet eşitliğine ve finansal kapsayıcılığa yönelik yatırımlar desteklenecek.
TSKB, bu finansman paketi kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği kriterlerine göre şirketlerin kadınları kapsayıcı uygulamalarını dikkate alacak.
Belirli bir kadın çalışan sayısına sahip olan, yönetim kurulunda veya üst yönetiminde kadın yöneticileri bulunan, geçerli bir toplumsal cinsiyet eşitliği sertifikasına sahip olan işletmeler bu krediden faydalanabilecek.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TSKB Genel Müdürü Ece Börü, iklim değişikliği ve salgın gibi küresel riskler karşısında en kırılgan kesimlerden birini kadınların oluşturduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Oysa araştırmalar kadınların ekonomiye katılarak sürdürülebilir kalkınmada çarpan etkisi yaratacağını gösteriyor. Kadınların hızla kırılgan gruptan çözüm üreten gruba dahil edilmesi ise kapsayıcı bir dönüşüm gerektiriyor. Bu dönüşümde finans sektörü ile reel sektörün katkısı şüphesiz çok büyük olacak. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde uzun yıllardır iş ortaklığı yaptığımız IFC ile kadınların istihdama katılımını artıran önemli bir kaynak anlaşmasına imza atmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Özel sektör şirketlerinin kapsayıcı dönüşümüne katkı sağlayarak üretimde ve yönetim kademelerinde kadınların eşit temsiline yönelik somut adımlar atmaya devam edeceğiz.”
Türkiye’de finansmana erişim ve kayıtlı iş gücüne katılım söz konusu olduğunda kadınların erkeklerin gerisinde kaldığını belirten IFC Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer, “Türkiye’de kadınlar hem çalışan hem de girişimci olarak önemli engellerle karşı karşıya kalıyor. Kadınların iş gücüne katılım oranlarını artırmak yalnızca ahlaki bir zorunluluk değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve kapsayıcı bir ekonomik toparlanmayı desteklemek için de gereklidir.” ifadelerini kullandı.