Hayat pahalılığı vatandaşın bir numaralı gündem hususu. Marketlerdeki fiyatlar neredeyse gündelik olarak değişiyor. Elinde parası olan bu …
Hayat pahalılığı vatandaşın bir numaralı gündem hususu. Marketlerdeki fiyatlar neredeyse gündelik olarak değişiyor. Elinde parası olan bu parasının pahasını nasıl koruyacağını düşünürken bir şey almaya niyetlenenler ise araştırmadık yer bırakmıyor.
Bu rastgele bir eser olabilir. Bir çamaşır makinesi, cep telefonu yahut üstünüze uzun vakittir almak istediğiniz bir gömlek. Birikimi olanları ise güç bir sorun bekliyor. Sıfır araba fiyatlarının ikinci el galerilerinde daha değerliye satıldığı günlerden geçiyoruz.
Bir şey satın almaya niyetlenenler, “Daha çok değerlenmeden almak lazım” diyerek harcamalarını düşünüyor. Alışılmış fiyatlar artmayadabilir fakat her kesimden uzmanlar fiyat artışlarına karşı uyarıyor.
Örneğin dün Haberglobal.com.tr’ye konuşan EPGİS Lideri Fesih Aktaş yıl sonuna kadar periyot dönem, kur ve güç maliyetlerinden ötürü artışlar sebebiyle akaryakıt fiyatlarına artırım beklediklerini söylemişti.
Dünya Gazetesi’nden Aysel Yücel’in sorularını yanıtlayan Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) Genel Koordinatörü Dr.Hayri Erce ise “Ancak ay sonu geldiğinde, kurdaki yükselişle artan maliyetler katlanılamaz düzeye geldiğinde, artırım da kaçınılmaz oluyor” diyor.
LC Waikiki İdare Konseyi Lideri Vahap Küçük Bloomberg HT’ye yaptığı açıklamada pamuk fiyatlarında yaklaşık dolar bazında yüzde 80 bir artış olduğunu bu durumun da giysi enflasyonunu olumsuz etkileyeceğini söylemişti.
‘KIZIMA BUZDOLABI ALACAKTIM’
Pekala halk ne diyor? 50 yıldır Cihangir’de terzilik yapan Ali Osman Türüdü, 70 yaşında. Konutun alışverişini eşinin yaptığını, uygun fiyatlı eser bulmak için market market gezdiğini söylüyor. O da fiyatlar daha kıymetlenir kaygısı ile alışverişini öne alanlardan. Evlenecek kızına buzdolabı almak için beklerken, beyaz eşyalar daha değerlenmeden gidip almış.
Emrah B., Taksim’de bir restoranda taban fiyat ile çalışıyor. Telefonunu değiştirmek isteyen genç adam, ” En son baktım olacak üzere değil. Döviz yükseldi, gittim 3 bin TL’ye en ucuz telefonu aldım” formunda konuştu.
Emrah B. telefonu daha evvel almadığı için kendine kızgın. Biriktirdiği paranın bedelini yitirdiğini anlatan Emrah B., “Hepimiz yönetimli yaşamaya çalışıyoruz” diyor.
‘İKİ GÜN ORTADA BİLE ZAM’
Alışveriş yapan üniversite öğrencisi Meltem Cebeci bir eseri artık almadığı vakit bir daha tıpkı fiyata bulamayacağını söylüyor. Cebeci, “Ev arkadaşımla konutumuza bir fırın almak istedik, iki gün ortayla bile fiyatta 10 TL fark vardı. Artık gel de hesaplı yaşama” demekte.
‘ALMAYINCA TEDİRGİNSİN’
Beşiktaş Çarşı’da bir kafede çalışan N.B., alışverişlerin artık daha temkinli yapıldığını söylüyor. İnternet üzerinden ekseriyetle alışveriş yaptığını belirten N.B., “Aklında şayet bir eser varsa, çabucak alman gerekiyor yoksa bekledikçe fiyatında bir indirim olmuyor. Bilhassa bu periyotta bir şeyi almadığında huzursuz oluyorsun, zira fiyatının yarın tıpkı olmayacağını kestirim ediyorsun” diyor.
‘TÜKETİM RAHATLAMAKTIR’
İstanbul Üniversitesi, Davranışsal İktisat ve Tüketici Davranışları Merkezi Müdürü Profesör Gökhan Karabulut, tüketimin rahatlatıcı ve bağımlılık yapan bir istikameti olduğunun altını çiziyor.
Profesör Karabulut, “Ama buradaki enflasyonist ortamda bunu bu biçimde bir dinamikle insanların bir şey almak istediklerini söyleyemeyiz” dedi.
Karabulut şöyle devam etti; “Faizler düşükse geriye vatandaşın cebindeki parayı muhafazasının tek formülü kalıyor. Bununla bir eser almak, yoksa aksi takdirde cebindeki para eriyecek. Alacağı eseri de alamayacak hale gelecek.”
Cihat Aslan/Haber Küresel
