Öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda uygulanacak merkezi sınav ve giriş sınavlarına ilişkin usul ve …
Öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda uygulanacak merkezi sınav ve giriş sınavlarına ilişkin usul ve esaslarla bu sınavlara girecek adaylarda aranacak şartlar, 9 Kasım 2018 tarih ve 30590 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te düzenlenmektedir.
Mezkür Yönetmeliğin, “Giriş Sınavı Jürisinin Belirlenmesi” başlıklı 9 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında; “Yükseköğretim kurumlarında giriş sınavı jürisi; fakültelerde dekanın; konservatuar, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında müdürün önereceği, biri ilgili anabilim dalı başkanı, anabilim dalı başkanı yoksa bölüm başkanı, yabancı diller yüksekokullarında ise yüksekokul müdürü olmak üzere en az sekiz öğretim üyesi arasından ilgili yönetim kurulunca seçilecek üç asıl bir yedek üyeden oluşur. Asıl üyelerden birinin ilgili anabilim dalı başkanı, anabilim dalı başkanı yoksa bölüm başkanı, yabancı diller yüksekokullarında ise yüksekokul müdürü olması ve seçilecek üyelerin, atama yapılacak öğretim elemanı kadro unvanının gerektirdiği görev alanı ile ilgili olması esastır.” hükmü yer almaktadır.
Bilindiği üzere, akademik kadrolar için yapılan giriş sınavlarında oluşturulan jürilerin adayların yeterliliklerinin objektif bir şekilde değerlendirebilmesi için ilgili alanda bilimsel açıdan yetkin olmalarının güvence altına alınması kuşkusuzdur. Mezkür yönetmelikte, kurulacak jürilerin atama yapılacak öğretim elemanı kadro unvanının gerektirdiği “görev alanı” ile ilgili olmasının esas olduğu ifade edilirken, yönetmelikte veya diğer üst mevzuatta “görev alanı” kavramının tanımının yapılmaması bazı sorunları beraberinde getirmektedir.
Bunu bir örnekle izah etmemiz konuyu daha anlaşılır kılacaktır. Örneğin, İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalına alınacak Öğretim Görevlisi alımı için kurulacak jüride; “görev alanı” ifadesi geniş yorumlanmak suretiyle “Hadis“, “İslam Hukuku“, “Kelam“, “İslam Tarihi” gibi diğer uzmanlık alanlarında eğitim görmüş öğretim üyelerinin jüri üyesi olarak görevlendirilmesi, sınavın akademik açıdan iyi bir değerlendirmeye tabi tutulmasını zorlaştıracaktır.
Söz konusu durumu farklı disiplinleri ve ön lisans düzeyinde bir programı kapsayacak şekilde örnekle izah etmeye çalışalım. Örneğin Meslek Yüksekokullarında bulunan Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon Programı Öğretim Görevlisi ilanında “Bilgisayar Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, Grafik Tasarım, Animasyon ve Oyun Tasarımı” mezuniyetlerinin arandığını varsaydığımızda; Mühendislik, Öğretmenlik ve Tasarım gibi birbirinden çok farklı alanları kapsayan bir alımda jüri belirlenirken “görev alanı” ifadesi üzerinden gittiğimizde ilgili jüri üyelerinin “Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon” alanında eğitim görmeleri beklenmektedir. Ancak, üniversiteler bu alanda eğitim veya tecrübesi olanlar yerine ilanda belirtilen bölümlerde genel bir jüri kurma yoluna gitmektedir. Haliyle, bu durum giriş sınavının arzulanan düzeyde nitelikli yapılmasına da engel olmaktadır.
Yukarıda somutlaştırdığımız örnekler üzerine şunu ifade edebiliriz ki; yönetmelikte kullanılan görev alanı ibaresi muğlak bir kavram olup yoruma oldukça açık bir konudur. Dolayısıyla, bu hususta YÖK’ün yapması gereken “görev alanı” ifadesinin tanımını mevzuatına ekleyerek giriş sınavı işlemlerinin daha sağlıklı yürümesine vesile olmaktır.