Türkiye’nin askeri harekat başlattığı ve PKK’nın rehin aldığı 13 Türk vatandaşının cenazelerine ulaşıldığı Gara bölgesi, hem PKK için koridor …
Türkiye’nin askeri harekat başlattığı ve PKK’nın rehin aldığı 13 Türk vatandaşının cenazelerine ulaşıldığı Gara bölgesi, hem PKK için koridor görevi görüyor; hem de Türkiye’nin Sincar ve Musul’a açılan kapısı niteliğinde.
Operasyonla, bölgede tutulan rehinelerin kurtarılması da hedefleniyordu.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 10 Şubat’ta Irak’ın kuzeyindeki Gara’da PKK’nın kontrolü altındaki noktalara yönelik Kartal Pençe-2 adlı bir harekat başlattı.
Burası, TSK’nın Irak’ın kuzeyinde yıllardır yoğun olarak operasyon yürüttüğü bölgenin onlarca kilometre batısında, Suriye sınırına ve Musul’a daha yakın bölgede yer alıyor.
Harekatın üçüncü gününde, PKK’nın daha önce kaçırdığı ifade edilen 13 Türk vatandaşının cenazelerine ulaşıldı.
13 Türk vatandaşından TSK mensubu olan 11’i, Temmuz 2015’te çözüm sürecinin fiilen sona ermesinin ardından başlayan çatışma sürecinde; iki sivil ise çözüm süreci başlamadan önce PKK tarafından rehin alınmıştı.
PKK rehineleri neden Gara’ya götürdü? TSK neden operasyonlarını Gara’ya kaydırdı?
Operasyonda rehinelerin kurtarılması da hedefleniyordu
Hakkari’ye bağlı Çukurca ilçesinden 35 kilometre güneyde, Suriye sınırına yaklaşık 110 kilometre mesafedeki dağlık Gara bölgesi, son yıllarda TSK ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) operasyonlarında sıklıkla gündeme geldi.
Konuyla ilgili BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan bir Türk güvenlik yetkilisi, Suriye’de Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) ve Sincar Savunma Birlikleri’nin (YBŞ) Irak’ın kuzeybatısındaki Sincar’da güçlenmesiyle birlikte, PKK’nın Irak ile Suriye arasında bir koridor oluşturduğunu; bunu engellemek için son yıllarda operasyon alanlarını Irak’ın kuzeyinde Kandil’den Suriye sınırına kadar genişlettiklerini söylüyor.
Yetkili Gara bölgesinin önemi şu ifadelerle sıralıyor:
Aynı zamanda PKK’nın rehin aldığı Türk vatandaşlarından bir kısmının bölgedeki mağaralara götürdüğü bilgisi de alındı.
Bunun üzerine rehinelerin kurtarılmasını da hedefleyen geniş çaplı bir operasyon düzenlenmesine karar verildi. Operasyon kapsamında askeri uçaklarla birlikte Silahlı İnsansız Hava Araçları da (SİHA) kullanıldı. Mağaralara yönelik olarak da kara operasyonu başlatıldı.
Türkiye’nin Irak sınırından 35 kilometre derinlikte yaptığı bu kara operasyonu, sınıra en uzak mesafede yapılan operasyonlardan biri oldu.
Ancak rehineleri kurtarmaya yönelik operasyonda üç asker hayatını kaybetti. Cumartesi akşamı,13 rehinenin de mağarada cenazelerine ulaşıldığı açıklandı.
Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Pazar günü yaptığı açıklamada “Mağaranın yapısı hava kuvvetlerinin görerek ateş etmesini kesinlikle ani bir alanda seçilmiş bir arazidir. Mutlak surette bu yere girmek için ilgili unsurlarımızın bizzat karadan girip oraya girmesi şarttı” açıklaması yaptı.
Halk Savunma Güçleri’ni (HPG) bir süre önce bir açıklama yaparak ellerinde dokuz askerin bulunduğunu açıklamıştı. PKK’ya yakın haber sitelerinde, operasyonun ikinci günü olan 11 Şubat Perşembe günü, rehinelerin operasyonlar sırasında zarar görmüş olabileceğine dair haberler çıktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 8 Şubat Pazartesi günü “Çarşamba günü Millete Sesleniş konuşmamı özellikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Bu görüntülü millete seslenişte inşallah sizlere birçok güzellikleri orada takdim edeceğim” demişti. Operasyonun başladığı gün olan çarşamba günü ise TBMM’deki AKP grup konuşması yaptı ve ardından bazı il kongrelerine bağlandı.
“Ulusa Sesleniş” konuşması adı altında bir konuşma gerçekleştirmedi.
Bir yıl içinde iki geniş çaplı hava ve kara operasyonu
Aynı bölgedeki Metina, Gara ve Haftanin zaman zaman hava operasyonlarında hedef alınıyordu. Ancak TSK yoğun olarak PKK’nın üst düzey isimlerinin ve asıl üslerinin yer aldığı düşünülen İran sınırındaki Kandil’e odaklanıyordu.
2019 itibarıyla TSK’dan gelen, Gara bölgesinde olduğu tespit edilen üst düzey PKK’lıların hava operasyonlarıyla hedef alındığına dair açıklamalar sıklaştı. Açıklamalarda “PKK/HPG’nin sözde Gara alanı yürütme konseyi üyelerinin” hedef alındığı ifadeleri yer alıyordu.
PKK hedefleri MİT ve TSK’nın ortak operasyonlarında 2019 sonuna kadar F-16’larla vuruldu.
Aynı dönemde, Ekim 2019’da Türkiye Suriye’nin kuzeydoğusundaki YPG hedeflerine yönelik yaklaşık 10 gün süren “Barış Pınarı Harekatı”nı başlatmış; Rusya ve ABD ile imzalanan ateşkes anlaşmaları sonrası operasyon sona ermişti.
2020’de ise insansız hava araçlarının kullanıldığı TSK operasyonları ile sadece MİT’in yer aldığı operasyonlar sıklaştı.
Haziran 2020’de, son günlerde başlatılan operasyonun birinci aşaması olan, Kandil’den Sincar’a kadar geniş bir alanı kapsayan Pençe-Kartal operasyonu başladı.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan duyuruda, askerlerin Haftanin bölgesinde sınırdan geçerek kara operasyonuna da katıldığı duyuruldu.
Irak’ın kuzeyinde Kürtçe yayın yapan bazı haber siteleri ve gazeteler, operasyonlarda sivillerin de hayatını kaybettiğini belirtirken TSK bu haberleri yalanladı. Bölgedeki mağaralarda konuşlanan PKK’lıları hedef aldığını ve sığınaklarla depoların vurulduğunu duyurdu.
Peşmerge ve PKK çatıştı, Ankara ile KDP’nin işbirliği arttı
Operasyonun ardından yaz aylarında Türkiye, sınırından yaklaşık 15 kilometre güneye ilerleyerek Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolündeki bölgede 10’dan fazla geçici üs kurmuş; Irak merkezi yönetimi operasyonlara “egemenlik haklarının ihlali” diyerek tepki göstermişti.
Türk ordusunun geçici olarak kurduğu üslerin yanı sıra Peşmerge de yeni kontrol noktaları oluşturarak bölgedeki varlığını güçlendirmişti.
Türk Dışişleri Bakanlığı’nda Irak’la ilgili çalışmalar yürüten bir diplomatın verdiği bilgiye göre, bölgede istikrarı sağlamak isteyen IKBY’nin iktidardaki partisi Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) yaz ayları boyunca süren operasyon sırasında Ankara ile işbirliğine gitti.
Aynı zamanda Bağdat’taki merkezi yönetime bağlı Irak ordusu ile İran’ın desteklediği milis güçler de İran sınırındaki bölgeye girince, PKK güçlerini batıya doğru kaydırdı.
IKBY’li yetkililer, bölgede egemenlik haklarının ihlal edilmemesi; bir başka deyişle Türkiye’nin operasyonlarına son vermesi ve İran müdahalesinin engellenmesi için PKK’nın da bölgeden çekilmesi gerektiğine yönelik açıklamalar yaptı.
BBC Türkçe’ye bilgi veren güvenlik yetkilisi, PKK’nın yeni üs bölgeleri kurmak için Gara bölgesinde çalışma yürüttüğünü; aynı zamanda buralardan Türkiye’ye sızma girişimleri olduğuna yönelik istihbarat bilgileri aldıklarını; operasyonları bu sebeple sıklaştırdıklarını söyledi.
Yaz aylarında Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki hava operasyonları sebebiyle IKBY topraklarındaki dağlık bölgede batıya doğru ilerleyen PKK’lılarla Peşmerge arasında çatışmalar yaşanmış ve IKBY Başbakanı Masrur Barzani, üç Peşmerge’nin hayatını kaybettiğini bildirmişti.
Ekim ayında da IKBY, PKK’yı Duhok’taki Peşmerge güçlerine saldırmakla suçlamış ve bölgedeki varlığını güçlendirmeye başlamıştı.
9 Ekim’de de PKK’ya bağlı grupların bölgede en güçlü olduğu yerlerden biri olan Sincar’la ilgili Bağdat ve Erbil hükümetleri arasında bir anlaşma imzalanmış; bu anlaşmaya göre PKK’ya bağlı güçlerin bölgeden çekilmesi ve iki hükümetin ortaklaşa oluşturacağı bir askeri birliğin Sincar’da güvenliği sağlamasına karar verilmişti.
PKK, hem bu karara hem de Duhok’ta oluşturulan kontrol noktalarına “Türkiye’nin operasyonlarına yardımcı olduğu” gerekçesiyle tepki göstermişti.
Yıl sonunda da Çukurca’nın güneybatısında, Türkiye sınırına yaklaşık 15 kilometre mesafedeki Duhok’un Amedi kasabası yakınlarında Peşmerge ile PKK arasında birkaç gün süren küçük çaplı çatışmalar yaşandı.
İki taraftan da kayıplar verilen çatışmaların sonucunda Peşmerge, tutukladığı 6 YPG’liyi Suriye’ye dönmeleri kaydıyla serbest bıraktı.
Akar’ın Irak ziyareti sonrası operasyon başladı
Irak’taki Bağdat ve Erbil hükümetlerinin PKK’ya yönelik politikasında bir yakınlaşma olduğunu düşünen Türk hükümeti de, Irak’ın kuzeyinde bir yıl dolmadan ikinci geniş çaplı operasyonu başlatmak için adım attı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, 18 Ocak’ta Bağdat’a giderek Iraklı üst düzey yetkililerle görüşmeler yaptı. Akar ve Güler, Bağdat’ın ardından Erbil’e giderek “terörle mücadelede işbirliğini” görüştü.
Görüşmelerin ardından Akar, “Önümüzdeki dönemde iş birliğimizin gerçekleşmesi ve bununla alakalı uygun mekanizmaları kurmak suretiyle Türkiye-Irak, Türkiye-Erbil arasındaki iş birliği terörle mücadele konusunda çok önemli birtakım gelişmelere sebep olabilecek. Bu konuda tarafların istekli olduğunu gördük.” açıklaması yaptı.
O dönem Türk basınında bu ziyaretin Sincar’a operasyon hazırlığı olduğu yazılsa da Akar, “Teröristlerin özellikle Sincar çevresinden tamamen ayrılmadığına dair bilgilerimiz var. Bu konuda özellikle Bağdat yönetimi, herhangi bir şekilde bizden yardım, destek isterlerse bunu da sağlamaya hazır olduğumuzu kendilerine ifade ettik” demekle yetindi.
10 Şubat gecesi de Pençe-Kartal 2 adı verilen operasyon, PKK’nın son operasyonlar sonrası yoğun olarak konuşlandığı belirtilen Gara bölgesinde başladı.
Türkiye, Suriye’de IŞİD’le mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri’nin omurgası niteliğindeki YPG’ye verdiği destekten dolayı ABD yönetimine sert eleştiriler getiriyor. Washington ve Ankara arasında son yıllarda yaşanan gerilimin temel noktalarından birini bu destek oluşturuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “Eğer PKK tarafından gerçekleştirildiği doğrulanırsa, en şiddetli şekilde kınıyoruz” açıklaması da Ankara’da tepkiyle karşılandı.
Ankara, İran’da Gara operasyonuna yönelik olumsuz bir duruş olduğu görüşünde. Buna göre Tahran, Türkiye’nin askerlerini bölgeden operasyon sonrası da çekmeyerek Musul’a inmeyi ve orada kalıcı hale gelmeyi hedeflediğini düşünüyor.