Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi, bir haber sitesinde dünyadaki ve Türkiye’deki son Kovid-19 durumu hakkında yapılan röportajın birtakım …
Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi, bir haber sitesinde dünyadaki ve Türkiye’deki son Kovid-19 durumu hakkında yapılan röportajın birtakım basın yayın organlarınca yanlış yorumlandığını bildirdi.
DSÖ Türkiye Ofisi’nin toplumsal medya hesaplarından yapılan açıklamada, DSÖ Türkiye tarafından 4 Aralık Cuma günü DW Türkçe ile dünyadaki ve Türkiye’deki son Kovid-19 durumu hakkında bir röportaj yapıldığı aktarıldı.
Yazının bugün DW Türkçe tarafından yayınlandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Medyaya profesyonellikleri ve medyanın toplum farkındalığını artırmadaki savunuculuk rolü için teşekkür ederiz. Lakin maalesef birtakım medya kuruluşlarının DW Türkçe röportajında yaptığımız kimi açıklamaları yanlış yorumladıklarını fark ettik. Açık ve dengeli bağlantı, toplumun faydasına yönelik olması ve tüm paydaşlar tarafından delile dayalı siyaset geliştirme ve karar alma için son derece kıymetlidir. DW Türkçe ile yaptığımız röportajın bir kısmını tekrar açıklık getirmek ismine paylaşıyoruz.
1. Kovid-19’a ait şimdiki durumu kıymetlendirebilir misiniz?
Dünya genelinde durum, epey endişelendirici. Zira hadiseler artıyor ve kışın gelmesi, insanların daha çok kapalı alanlarda vakit geçirmesiyle daha da artacak. Maske kullanımı ve öteki fizikî aralık önlemleri sayesinde Türkiye’de durum, Avrupa ülkelerindeki ya da ABD’deki kadar makûs değil. Mesela dün bir alışveriş merkezine girerken denetim yaptılar ve HES kodu olmadan kimseyi içeri almadılar. Aşıların gelişi yakın görünse de maske kullanmaya, toplumsal arayı müdafaaya, şahsî hijyene ve hastayken meskende kalmaya devam etmemiz gerekecek. Dediğin üzere, Türkiye’de durum, Avrupa yahut dünyanın geri kalanındaki üzere makûs olmasa da yayılmanın azaltılması için hepimizin sorumluluk alması gerekiyor, hem halkın hem de yetkililerin. Aksi takdirde, ABD’de olduğu üzere sıhhat sistemini zora sokma ihtimalimiz var. Pandeminin denetim altına alınması için herkesin üstüne düşen rolü oynaması gerekiyor.
2. Bildiğiniz üzere Türkiye’de geçen haftaya kadar Kovid-19 müspetleri, hadise ve hasta olarak ikiye ayrılıyordu. Bugün, Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca 6 bin yeni hasta olduğunu bildirdi. Sıhhat Bakanlığı günde yaklaşık 30 bin Kovid-19 olumlu olayı olduğunu bildiriyor. Bu hakikat bir yaklaşım mıydı sizce? Hangisi yaklaşım daha yanlışsız?
Sayın Bakan Koca, halkla paylaşılmayan hiçbir şeyin dışarıyla da paylaşılmadığını belirtmişti. Yani, o periyottaki sayılar bilinmiyordu. Fakat, şu anki uygulama yanlışsız olan uygulamadır. DSÖ, tüm üye devletlerden semptomatik yahut asemptomatik, tüm olumlu hadiseleri bildirmesini istiyor. ABD Hastalık Tedbire ve Denetim Merkezi, 8 müspet hadiseden sadece birinin belirti gösterdiğini, başka hadiselerin gözden kaçtığını ve bu yüzden enfeksiyonun sessiz sedasız yayıldığını bildirdi. Türkiye’de en azından asemptomatik olaylar da biliniyor ve izolasyona ve karantinaya alınıyor. Yani, asemptomatik hadiselerin da bir kısmı tespit edilerek yayılma azaltılıyor. Öteki ülkelerin bunu yapmaması halinde yayılma, öteki ülkelerde devam edecek.
3. Uzmanlar, Türkiye’nin olay sayıları konusunda şeffaf olmadığını belirtiyor. Türkiye’nin Kovid-19 idaresi konusunda sizin fikriniz nedir? DSÖ ve Türkiye ortasındaki irtibat nasıl ve DSÖ, Türkiye’deki gerçek tablodan haberdar mıydı?
Türkiye, pandemiyi birinci günden beri çok güzel bir biçimde yönetiyor. Artık, öteki ülkelere kıyasla düzgün durumdayız. Fakat azaltım önlemlerine bağlılığımızı sürdürmeliyiz. Sıhhat çalışanları, bizim kahramanlarımız. Yatak ve hastane kapasiteleri artırıldı ancak insan kaynağı kapasitesinin kıymetli ölçüde artırılması, aylar yıllar alıyor. Kahraman sıhhat çalışanlarımız için herkesin sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor. Türkiye ve Sıhhat Bakanlığı ile çok güçlü bir münasebetimiz var. Bölge Yöneticimizin son 6 ay içerisinde Türkiye’yi iki defa ziyaret etmiş olması, iki kurum ortasındaki ikili ilgilerin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
4. Fahrettin Koca, Türkiye’nin Çin aşısından sipariş verdiğini söyledi fakat sıhhat uzmanları, bu aşının güvenilirliği konusunda telaşlı. DSÖ, bu güvenilirliği teyit edebiliyor mu?
DSÖ’nün bir aşıyı, tedaviyi yahut tanıyı teyit etme üzere bir vazifesi bulunmuyor. Bizim vazifemiz, delilleri paylaşmak ve rehberlik sunmak. Her ülkenin bağımsız bir düzenleyici kuruluşu var. Aşıların onaylanması yahut onaylanmaması, bilhassa de acil durumlarda, bu kuruluşların takdirine kalmış. Kovid-19 pandemisi nedeniyle birçok ülkedeki düzenleyici kuruluş, aşı, tedavi ve testlere acil kullanım müsaadesi verdi. DSÖ COVAX kapsamındaki aşı üreticileri, dataları hem DSÖ hem de diğerleriyle paylaşıyor. Çin aşısı için ikinci faz bilgilerini aldık lakin üçüncü faz datalarını şimdi almadık. Bununla birlikte, Çin aşısında uzun yıllardır kullanımda olan ve muteber bir usul olan PH inaktif virüs sisteminden yararlanılıyor.
5. Eklemek istediğiniz rastgele bir şey var mıydı?
Aşıların kullanımı yakın olsa da herkesin aşıya erişmesi, aylar sürebilir. Ayrıyeten, aşı tek başına hayat kurtarmaz, aşılama hayat kurtarır. Türkiye de aşı dağıtım ve tahsis planını hazırlamış ve DSÖ rehberi doğrultusunda öncelik verilecek nüfus kümelerini belirlemiştir. Ancak tekrar de herkesin aşılanması aylar sürecek. Maske kullanımı, toplumsal aranın korunması, el hijyeninin sağlanması ve hastayken meskende kalınması konusunda birlikte çalışmalı ve aşının nüfus genelinde kabul görmesi için gereken bildirisi yaymalıyız.”
