Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, okulların fiziki ve teknolojik altyapısının tamamlandığını belirterek, “Şimdi artık başka bir şeye odaklandık, o da eğitim öğretim süreçlerinin içeriğini dünya standartlarına getirmek” dedi.
Elazığ’da yapımı tamamlanan İbrahim Taşel Ortaokulu’nun açılış törenine katılan Bakan Tekin, 2013 yılından sonra okulları teknolojik altyapı ile donatmaya başladıklarını belirtti. 625 bin derslikte etkileşimli tahta bulunduğunu anlatan Tekin şunları söyledi:
“Bu imkanlarla ders içeriği farklı, alternatif ders içeriklerine erişebilecekleri dünyanın en büyük eğitim içerik ağı dediğimiz EBA var. Neredeyse dersliklerinin tamamında etkileşimli tahta olan dünyadaki tek ülke, bakın bunlar gerçekten çok önemli şeyler. Fiziki ve teknolojik altyapı tamam. Şimdi artık başka bir şeye odaklandık, o da eğitim öğretim süreçlerinin içeriğini dünya standartlarına getirmek. Dünyada çağdaş olarak uygulanan metodoloji yeni müfredatımıza koyduk.
TÜRKİYE’YE ÖZGÜR MÜFREDAT OLUR MU?
Dünyada çocuklarımızın muadillerinden fazla, gereksiz bilgi yüküyle yüklenmesini engelleyecek şekilde müfredatta seyreltmeleri yaptık. Bütün bunları yaparken de bizi millet olarak bir arada tutan, geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın bu gelecek şuuruna sahip, vatansever, milleti için fedakarlık yapan, millet şuuruna sahip, merhametli iyi insanlar yetişmesi için müfredatımızı bir de bu açıdan gözden geçirdik. Türkiye 100’üncü Yılı Maarif Modeli adıyla yepyeni bir müfredat oluşturduk. Bu müfredat bize özgü. Bize özgü derken biz bunu söylediğimize bazı muhalifler, ‘Türkiye’ye özgü müfredat mı olur?’ diyor. Ama aynısı Finlandiya’nın, Singapur’un, Güney Kore’nin örnek gösteriyor. Şimdi onların kendilerine özgü müfredat olmasını kabul ediyoruz, Türkiye’nin kendine özgü müfredatı olur mu diye bir taraftan da eleştiriyoruz. Bu çok tutarlı bir eleştiri değil. Türkiye Cumhuriyeti bahsi geçen devletlerin hepsinden çok daha köklü ve çok daha geçmişi sağlam. Bunun gelecek kuşaklara aktarılmasını Bakanlığın ana görevlerinden biri olarak görüyorum. Bunun için çaba sarf ediyoruz.”
DİNİ EĞİTİMDE METODOJİNİN DEĞİŞMESİ GEREK
Bakan Tekin, katıldığı Din Eğitimi ve Hizmetleri Çalıştayı’nda ise “Diğer alanlardaki eğitim öğretim metodolojisi nasıl değişiyorsa dini eğitim alanında da metodolojinin değiştiğini veya değişmesi gerektiğini görmek durumundayız. Çağın gerekliliklerine uygun, çağın araçlarını kullanan bir yöntemle bu eğitim öğretim sürecinin devam etmesi gerekiyor” dedi.