Omicron varyantının 24 Kasım’da Güney Afrika Cumhuriyeti ve Botsvana’da tespit edilmesinin ardından geçen 50 günlük süre zarfında elde edilen …
Omicron varyantının 24 Kasım’da Güney Afrika Cumhuriyeti ve Botsvana’da tespit edilmesinin ardından geçen 50 günlük süre zarfında elde edilen bilimsel veriler, bu varyantın hafif semptomlar ve düşük ölüm oranlarıyla öteki varyantlardan farklı özellikler taşıdığını ortaya koydu.
Viroloji araştırmaları konusunda dünyaca ünlü bilim insanlarına ve akademik kurumlara sahip Güney Afrika Cumhuriyeti ise bu süreçte Omicron araştırmalarının en önemli merkezlerinden biri oldu.
Stellenbosch Üniversitesi Tıbbi Viroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gert van Zyl ve Witswatersrand Üniversitesi Aşılar ve Bulaşıcı Hastalıklar Analitiği Araştırma Birimi (VIDA) Kıdemli Araştırma Görevlisi Dr Vicky Lynne Baillie, Omicron varyantıyla ilgili şimdiye kadar elde edilen bulguları AA muhabirine değerlendirdi.
OMİCRON SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞINA YOL AÇABİLİR
Van Zyl, eldeki veriler ışığında önceki varyantlara kıyasla daha hafif seyreden ve daha az ölümcül olan bir tür olarak tanımladığı Omicron varyantının, aynı zamanda çok yüksek bulaşma özelliği taşıması sayesinde nüfusa sürü bağışıklığı kazandırabileceğini ifade etti.
Araştırmalara göre Omicron varyantının daha önce enfekte olmuş veya aşılanmış kişilerde de yüksek oranda görüldüğünü kaydeden Van Zyl, buna karşın Omicron’un, Delta gibi diğer varyantlara karşı görece iyi bir bağışıklık sağladığını belirtti.
Van Zyl, gelecekte bu virüsün de farklı mutasyonlara uğrayabileceğine ancak nüfusun kazanacağı sürü bağışıklığı sayesinde salgının daha önce görülenden farklı olarak daha hafif seyredebileceğine dikkati çekti.
Kazanılacak bu sürü bağışıklığının Kovid-19 salgınının gidişatına da etki edeceğine değinen Van Zyl, “Omicron’un Kovid-19 salgınını bitireceğini düşünmek gerçekçi değil ama onu endemiğe dönüştürebileceğini düşünüyorum. Bunu destekleyen sağlam göstergeler ile modeller var.” dedi.
Van Zyl, Kovid-19’un yayılımının uzun vadede devam edeceğini ancak gelecekte toplumun tamamının korunmasından ziyade yaşlı nüfus gibi yüksek risk altındaki bireylerin korunmasına odaklanılması gerektiğini belirterek, “Bu aynı zamanda virüsün toplum içinde yayılmasını engelleyecektir.” ifadesini kullandı.
Kovid-19 tedbirleri kapsamında uygulanan seyahat kısıtlamaları ve kapanmaların ülke ekonomileri üzerinde ciddi zarar doğurduğuna dikkati çeken Van Zyl, şunları kaydetti:
“Başlangıçta ilk tepkiler sağlık hizmetlerini korumaya yönelikti. Bu yüzden ilk karantinalar çok önemli ve değerliydi ama durumlar değişirken eski araçları yeni bir sorun için kullanmamalıyız.”
“BAŞKA BİR VARYANT ELDE EDERSEK, DOĞRUDAN EN BAŞA GERİ DÖNEBİLİRİZ”
Baillie de Güney Afrika nüfusunun büyük kısmının salgının önceki aşamalarında enfekte olmuş ya da aşılanmış kişilerden oluştuğunu vurgulayarak, “Yani bağışıklık sistemlerimiz enfekte oldu. Kovid-19 enfeksiyonuna karşı nasıl tepki vereceğimizi biliyoruz.” dedi.
Eldeki verilerin, kazanılan bu toplumsal bağışıklığın, Güney Afrika’da Omicron kaynaklı hastaneye yatış ve vefat sayılarının düşük seyretmesinde önemli rol oynadığını ifade eden Baillie, bu varyantın daha önce bağışıklık kazanmamış kişilerde ise ağır sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu.
Baillie, çok sayıda ülkenin Güney Afrika’ya uyguladığı seyahat kısıtlamalarına rağmen, Omicron varyantının bir “Güney Afrika varyantı” olmadığının altını çizerek, “Sadece, ilk burada bulundu ancak, daha fazla test yapıldığında, hemen hemen dünyanın her yerinde rastlandı.” diye konuştu.
Bu nedenle Omicron örneğinde olduğu gibi seyahat kısıtlamalarının virüsün yayılımını önlemekte bir işe yaramadığını savunan Baillie, “İnanılmaz kapanma yetenekleriniz olmadıkça, bu tür kısıtlamalarla sınırları kapatmak herhangi bir fark yaratmayacaktır.” dedi.
Baillie, eldeki verilerin, yakın gelecekte çok daha fazla insanın Omicron’a yakalanabileceğini gösterdiğini aktararak, “Omicron inanılmaz bulaşıcı ve çok fazla insan enfekte oluyor. Bu bir tür sürü bağışıklığına ulaşmamız gerektiği anlamına geliyor.” ifadesini kullandı.
Virüsün gelecekte çok farklı mutasyonlara uğrayabileceğine değinen Baillie, “En kötüsünü geride bırakıyoruz ama yine de başka bir varyant elde edersek, doğrudan en başa geri dönebiliriz.” şeklinde konuştu.
