Türkiye ve Avrupa Birliğindeki lobicilik faaliyetlerini pahalandıran Eskişehir Avrupa Birliği Derneği Lideri Doç. Dr. Erhan Akdemir, “Türkiye’de …
Türkiye ve Avrupa Birliğindeki lobicilik faaliyetlerini pahalandıran Eskişehir Avrupa Birliği Derneği Lideri Doç. Dr. Erhan Akdemir, “Türkiye’de lobicilik denildiğinde, ya yasa dışı bir durum ya da olumsuz bir kavram olarak algılanıyor” dedi.
Avrupa Birliği ve AB-Türkiye ilgileri mevzularında çalışmalar yapan Eskişehir Avrupa Birliği Derneği Lideri Doç. Dr. Erhan Akdemir, Türkiye’de lobicilik faaliyetlerinin şimdi tam manasıyla anlaşılmadığını ve halk tarafından makûs bir kavram olarak algılandığını söz etti. Akdemir, “AB üyesi ve aday ülkeleri lokal idarelerinin Brüksel’de ofisleri bulunmakta, bu ofisler aracılığıyla AB ile bağlarını artırabilmektedirler, Türkiye ise bu mevzuda yetersiz kalmaktadır” diye konuştu.
“Türk dış siyasetinde lobiciliğin en büyük sorunu temel siyasetlerde uzlaşamamasıdır”
Lobicilikteki hedefin, en başta karar alıcıyı sonrasında ise etrafındaki mekanizmayı etkilemek olduğunu ve Türkiye’de lobicilik denildiğinde ya yasa dışı bir durum ya da epeyce olumsuz bir kavram olarak algılandığını belirten Akdemir, “Lobicilik faaliyeti yapan kesitlerin emeli, faaliyet yaptığı görüşün ya da siyasetin karar alıcılar tarafından uygulamaya geçirilmesini sağlamaktır. Türkiye’nin, bilhassa ABD ve AB’deki lobi faaliyetlerini bu kapsamda değerlendirdiğimizde; dış siyasetteki hedeflerimize çok fazla ulaşamadığımızı söylemek gerekir. Halbuki Türkiye aykırısı lobilerin ise daha başarılı olduklarını görüyoruz. Bunun temel sebebini ABD ve AB’de karar alıcılar ya da karar alıcılara yakın kümeler etrafında tesirli olamamamızda aramak gerekmektedir” dedi.
“Yerel idarelerimizin Brüksel ile temaslarının artırılması AB fonlarının daha fazla kullanılmasını sağlayacaktır”
Avrupa Birliği içerisinde birçok ülkenin lobi faaliyetleri yaptığını söyleyen Doç. Dr. Akdemir, “AB’deki birçok ülkenin Brüksel’de ofisi olmasına karşın, Türkiye’den ise hiçbir kentin ofisi yoktur. Bilhassa İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in ve Eskişehir’in lobicilik faaliyetlerine ağırlaşarak, Brüksel’den Türkiye’ye proje ve fon transferini artırabilmelidirler. AB’den de yalnızca Ankara, İstanbul ve İzmir’de değil Eskişehir üzere kentlerle de proje paydaşlığı kurmak isteyen birçok lokal idare, sivil toplum kuruluşu ve danışmanlık şirketleri bulunmakta. Bu potansiyelin ve iş birliğinin farkında olmamız gerekiyor. Sonuçta her iki tarafın da çıkarından bahsediyoruz. Kentlerimizin AB’de daha fazla görünür ve bilinir olması, onların hem turizm hem iktisat hem de kültür ve sanat alanlarında daha fazla getiriye ulaşmalarını sağlayacaktır. Örneğin Antalya’nın, İzmir’in Avrupa Gençlik Başşehri olmak için teşebbüsleri bulunmakta. Eskişehir’in de bu teşebbüslere dahil olması gerekiyor” tabirlerini kullandı.
