Adalet Bakanlığınca düzenlenen, hukukçular, akademisyenler ve öğrencilerin iştirakiyle hukuk eğitiminde aktüel sıkıntılar ve tahlil tekliflerinin …
Adalet Bakanlığınca düzenlenen, hukukçular, akademisyenler ve öğrencilerin iştirakiyle hukuk eğitiminde aktüel sıkıntılar ve tahlil tekliflerinin konuşulduğu ‘Hukuk Eğitimi Sempozyumu’ ikinci günde üç farklı oturumla devam etti.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Yargıtay Lideri Mehmet Akarca ve Danıştay Lideri Zeki Yiğit’in iştirakiyle açılışı dün gerçekleştirilen Hukuk Eğitimi Sempozyumunun ikinci gününün birinci oturumunda Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. M. Fatih Uşan’ın başkanlığında, ‘Hukuk Öğretiminde Yeni Metodlar’ konusu değerlendirildi. Oturumda, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hayri Bozgeyik, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Gülriz Uygur, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Bahtiyar Akyılmaz ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Uğur Yiğit tarafından sunum yapıldı.
“Dil ve bilgi açısından daha donanımlı öğrenciler yetiştirmek istiyoruz”
Aktüel uygulamaların ele alınıp hukuk eğitimi alanındaki yeni yaklaşımların değerlendirildiği oturumda kelam alan Prof. Dr. Bozgeyik, öteki fakülteler üzere Türkiye’nin hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmek, adaletin tecellisine bu manada olumlu tesir katkı yapma maksadı taşıdıklarını söyledi. Prof. Dr. Bozgeyik, “Dil açısından ve bilgi açısından daha donanımlı, adaleti ve hakkaniyeti hayat biçimi haline yaşayan öğrenciler, hukukçular yetiştirmek istiyoruz, bu noktanın çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Prof. Dr. Gülriz Uygur da, Ankara Üniversitesi’nde 2006’da başlayan Hukuk Eğitiminde Hukuk Kliniği’nin sağladığı katkılardan bahsederek, “2021 Güz Kliniği Batı Adliyesi modelini kurduk. Yeni bir model üzerinde çalışıyoruz. Bu programda savcılar ve aile mahkemesi yargıçları öğrencilere eğitim verecek. Bu program kelam konusu ve devam ediyor. Bunun sonuçları çok daha farklı olacak” diye konuştu.
“İyi hukukçu yetiştirmek için düzgün akademisyen yetiştirmemiz gerekiyor”
Hukuku bir sanat olarak gördüklerini kaydeden Prof. Dr. Bahtiyar Akyılmaz ise, “İyi hukukçu yetiştirmek için öncelikle düzgün akademisyen yetiştirmemiz gerekiyor. Hukukçunun faziletli bir insan olması lazım. Akademisyen o özelliklere sahip olmazsa nasıl faziletli insan yetişecek. Biz sahiden akademisyen eğitimi için gerekli kıymeti veriyor muyuz, bu önemli biçimde tartışılması gereken bir olgu” dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Uğur Yiğit ise hukukun, hukukçunun adliyelere hapsedilmeden, hayatın her alanında daha fazla yer alması gerektiğini anlattı. Yiğit, “Yargının şahsen üniversitenin bilimsel merceği altına alınması gerekir. Bu yapıldığı takdirde hem yargıya büyük güzellik yapılmış olur, hem de ülkeye büyük yeterlilik yapılmış olur” diye konuştu.
“40 yıl sonrası öngörülerek hukukçu yetiştirilmeli”
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Refik Korkusuz’un başkanlığını üstlendiği sempozyumun 2’nci oturumunda da Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu, İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Şahin Akıncı, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Oğuz Sadık Aydos ve TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Olgun Değirmenci, ‘Fakülte Öncesi Problemler, Lisans Ve Lisansüstü Eğitime Genel Bakış’ konusu hakkında görüş alışverişinde bulundu. Prof. Dr. Şahin Akıncı, hukuk fakültelerine Adalet Meslek Yüksek Okullarından öğrenci alınmasının hukuk eğitiminin kalitesine katkı sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu da bugünkü hukuk eğitiminde 40 yıl sonrasının öngörülerek hakim yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Köseoğlu, “Hakim ve savcıların akademik bakış açısı kazanmaları, akademik olarak değerlendirebilmeleri, rastgele bir mevzuyu akademik olarak, bir bütün olarak karşıya aktarabilmeleri, kararlarını aktarabilmeleri, bilimsel yapıtlardan yararlanma tekniklerini öğrenebilmeleri açısından kesinlikle bir yüksek lisans eğitimi almaları gerektiğini söylüyoruz” sözlerini kullandı.
“Z nesline uygun eğitim modeli gerekiyor”
Prof. Dr. Oğuz Sadık Aydos ise “Hukuk kitaplarını çok önemli revize etmemiz lazım. Biz bir defa Z nesli ile karşı karşıya olduğumuzu asla akıldan çıkarmamamız gerekiyor. Bu bedelli arkadaşlarımız whatsapp, image fotoğraflarından hayatı öğreniyor. Hasebiyle biz onlara çok pahalı hocalarımızın 1502 sayfalık kitapları ile bilgi öğretemeyiz” dedi.
Hukukun düzenleyen ve düzenlenen bir araç olduğunu tabir eden Prof. Dr. Olgun Değirmenci de, “Bu ilgiyi şekillenen ve şekillendiren ilgiyi bilhassa son yirmi yılda görmekteyiz. Bu bağlamda teknolojinin şekillendirdiği toplumsal bağın hukukun önünde gitmekte olduğunu, hukukun geriden yetişmeye çalıştığını görüyoruz” tabirlerini kullandı.
Oturum sonrası sunum yapan akademisyenler, hakim ve savcı adayı gençlerin, hukuk eğitimi ve kapsamı hakkındaki sorularını yanıtladı.
İkinci günün bir öbür oturumunda ise “Hukuk Eğitiminde Geleceğe Bakış Ve Stratejiler” konusu ele alındı. Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Süleyman Üstün’ün başkanlığını yaptığı oturumda Başşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Tevfik Fikret Eren, Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Ramazan Çağlayan, TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Olgun Değirmenci, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Durmuş Tezcan hukuk eğitiminde yeni stratejileri kıymetlendirdi.
“Hukuk bir bilim ve sanat dalıdır”
Meslekte 65’inci yılında olmanın memnunluğunu duyduğunu söz eden Prof. Dr. Tevfik Fikret Eren, hukukun bilimin yanı sıra birebir vakitte da bir sanat kısmı olduğunu lisana getirdi. Hukukun en derin bilgiye sahip eğitimciler tarafından verilmesi gerektiğinin altını çizen Eren, nitelikli hukukçu kavramı ile ilgili şunları söyledi:
“Hukukçu değerli bir kişi olduğuna nazaran değerli bilgilere özelliklere sahip olmalıdır. Herkes hukukçu olamaz. Hukukçu olmak bir psikolog, bir filozof, bir edebiyatçı, bir şair, bir ressam, bir ahlakçı, bir dinci, bir çağdaş insan demektir, ‘insan’ demektir. İnsanın özgürlüğünü, hücreleri üzere kıymetli haklarını savunan, mevzu edinen bir bilim, bir sanat kolu elbette en kutsal sanat ve bilim kısmıdır.”
“Hukuk fakültelerindeki kontenjan kesinlikle düşürülmeli”
Oturumun ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Ramazan Çağlayan, nitelikli fakülteler için fiziki alt yapının kıymetli olduğunu kaydederek, nitelikli ve kâfi eğitimci olmayan okullara öğrenci alınmaması gerektiğinin altını çizdi. Nitelikli fakülte eğitimi için doktora basamağının sağlam temellere oturtulması ve doçentlik kelamlı imtihanının yine getirilmesi gerektiğini kaydeden Çağlayan, “Kontenjan sorunu nitelikli eğitimin önündeki en büyük pürüz. Biz 100 istiyorsak YÖK bize 250 veriyor, 300 veriyor. Hukuk fakültelerindeki öğrenci kontenjanların kesinlikle ve kesinlikle düşürülmesi lazım” dedi.
“Hukuk eğitiminde pratiğe kıymet verilmeli”
Prof. Dr. Durmuş Tezcan da öğrencilerin kütüphane araştırmalarına yönelmelerinin çok yararlı olacağını, bu formda öğrencilerin özgüvenlerinin de artacağını vurgulayarak, “Eski vakitlerde hukuk fakültelerinde öğrencilerin oluşturduğu senaryolar üzerinden hukuk pratiği yapılırdı. Üniversitelerin iş birliği halinde, hukuk fakültelerinin birlikte her yıl yenileyeceği senaryolarla, hafta bir faal eğitimle, klasik dersler yanında, iki ortak pratik çalışma formunda bunu yaparlarsa eğitim seviyesi büyük aralık alır diye düşünüyorum” diye konuştu.
