Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılması, Suriye’nin Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) dâhil uluslararası kuruluşlarla iş birliği ve yardımın dönüşüne kapı açtı.
Esad sonrası dönemde Suriye’nin geçirdiği yasal ve kurumsal reformların ardından, ABD ve Avrupa Birliği, Suriyelilere ülkelerini kriz, yaptırım ve savaşlarla geçen on yılların ardından güvenli limana çıkarma fırsatı sunmak için mayıs ayında Şam üzerindeki yaptırımların büyük bölümünü kaldırdığını duyurdu. Bu durum, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) dâhil uluslararası kuruluşlarla iş birliği ve yardımın dönüşüne kapı açtı.
Suriye Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre, IMF’nin Suriye’ye yönelik keşif heyeti 5 Haziran’da görüşmelerini tamamladı ve bir dizi tavsiye ve gelecek adımlar konusunda anlaşmaya vardı.
Bakanlık açıklamasında, “Vergi ve gümrük reformuna destek, ulusal hesap istatistiklerinin hazırlanması, ödemeler dengesi istatistiklerinin hazırlanması, para politikası çerçevesinin oluşturulmasına katkı sağlanması, kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele sisteminin geliştirilmesi planının gözden geçirilmesi ve kamu mali yönetiminin geliştirilmesine destek” gibi kısa vadede izlenecek öncelikler üzerinde mutabakat sağlandığını belirtti.
Kaynak ayrıca, ekonomik ve mali istikrar programının kısa vadeli olarak hazırlanmasında IMF ile iş birliğinin devam edeceğini vurgularken, IMF heyeti de reformlara olan bağlılık ve Suriye ekonomisini yeniden inşa etme konusunda zorlukların üstesinden gelmeye yönelik olumlu izlenimler edindi.
TOPARLANMA BAŞLADI
ABD yaptırımlarının kaldırılmasının ardından Suriye ekonomisi, iş ortamının iyileştirilmesi ve yatırımların çekilmesi politikaları kapsamında çeşitli alanlarda imzalanan anlaşmalarla toparlanma sürecine girdi.
Hükümet 29 Mayıs’ta enerji alanında dört uluslararası şirketten oluşan bir koalisyonla 7 milyar dolar değerinde bir anlaşma ve mutabakat zaptı imzaladığını açıkladı.
Enerji Bakanı Muhammed el-Beşir, “Bugün, Suriye için büyüklük, tür ve değer açısından ilk olan, enerji sektöründe lider uluslararası şirketlerden oluşan bir koalisyonla 7 milyar dolarlık bir anlaşma ve mutabakat zaptı imzalıyoruz,” diyerek, bu adımın enerji sektöründe 5 bin megavat elektrik üretimi için yatırım yapılmasını sağlayacağını belirtti.
Bunun öncesinde ise, Suriye Kara ve Deniz Limanları Genel Kurumu ile Dubai Dünya Limanları Şirketi, ülkenin liman altyapısını ve lojistik hizmetlerini güçlendirmek için 800 milyon dolarlık bir mutabakat zaptı imzaladı.
Anlaşma, “Tartus Limanı’nda çok amaçlı bir terminalin geliştirilmesi, yönetimi ve işletilmesini kapsayan kapsamlı bir yatırımı” içeriyor ve böylece limanın verimliliğini artırıp bölgesel ve uluslararası ticaret merkezi rolünü güçlendirmesi hedefleniyor.
DİASPORANIN EKONOMİK CANLANMADAKİ ROLÜ
Bu süreçte, uluslararası yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte yurt dışındaki Suriyeliler, ekonomik toparlanmanın desteklenmesinde önemli bir rol üstleniyor. Yurtdışından Suriye’deki ailelerine yapılan yıllık havale tutarının yaklaşık 2,5 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Yurt dışında Suriyelilere ait yatırımların toplam değerinin 250 milyar doların üzerinde olduğu belirtilirken, medya raporlarına göre, Suriye bankacılık sisteminin uluslararası SWIFT ağına yeniden bağlanmasıyla bu fonların yaklaşık yüzde 10’unun ülkeye geri dönmesi bekleniyor.
Birçok varlıklı ve iş insanı Suriyelinin yaşadığı Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Suriye finansal sistemini desteklemede merkezi bir rol oynadığı vurgulanıyor. Yaklaşık 350 bin Suriyelinin yaşadığı BAE’nin sunduğu esnek bankacılık ve vergi politikalarıyla sürdürülebilir ekonomik bağların oluşmasına zemin hazırladığı ifade ediliyor.
Bu iş birliği, BAE ve Körfez ülkelerinin Suriye’nin istikrarını bölgesel güvenliğin bir parçası olarak görme vizyonunu pekiştiriyor ve Suriye kurumlarını ekonomik ve siyasi olarak güçlendirmeyi hedefliyor.
Daha önce BAE Dış Ticaret Bakanı Sani ez-Zeyudi, Amerikan yaptırımlarının kaldırılmasının ardından Suriye ile ekonomik iş birliği ve entegrasyona açık olduklarını, bu yaptırımların daha önce ekonomik yakınlaşmanın önünde engel teşkil ettiğini açıklamıştı.