Biruni Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ecem Fatma Karaman, yaygın kullanılan Parasetamol ve İbuprofen gibi ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçların yüksek dozlarda kullanımının ciddi organ hasarlarına yol açabileceğini belirtti.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Karaman, reçetesiz satılan ilaçların da dikkatli ve kontrollü kullanılması gerektiği uyarısında bulundu.

FARMASÖTİK TOKSİKOLOJİNİN ÖNEMİ

Karaman, farmasötik toksikolojinin ilaç ve kimyasalların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini inceleyen bir bilim dalı olduğunu kaydetti.

İlaçların yanlış ve kontrolsüz kullanımının hayati riskler taşıdığını vurgulayan Karaman, “Parasetamol yüksek dozda alındığında karaciğer başta olmak üzere böbreklerde de kalıcı hasar bırakabilir. İbuprofen ise mide kanaması, ülser, böbrek hasarı ve akut böbrek yetmezliğine neden olabilir.” ifadelerini kullandı.

REÇETESİZ İLAÇLAR VE BİTKİSEL TAKVİYELERİN TEHLİKELERİ

Özellikle reçetesiz satılan ilaç ve takviyelerin güvenli olduğu yönündeki yaygın inanışın halk sağlığı için tehdit oluşturduğunu kaydeden Karaman, şöyle devam etti:

“Bu ilaçların bilinçsiz kullanımı organ hasarı, ilaç etkileşimleri ve hatta ölümle bile sonuçlanabilir. Benzer şekilde ‘doğal’ veya ‘bitkisel’ olduğu düşünülen takviyeler de sanıldığı kadar masum değildir. İçerdikleri aktif bileşenlerin standardize edilmemiş olması, kalite kontrol sorunları ve ilaçlarla etkileşim potansiyeli, ciddi toksik etkilere yol açabilir.”

ECZACILARIN ROLÜ VE TOPLUM SAĞLIĞI

Eczacıların bu süreçte hastaları doğru bilgilendirme ve toplum sağlığını koruma noktasında kritik bir rol üstlendiğini vurgulayan Karaman, “Farmasötik toksikoloji eğitimi almış eczacılar, hem bireysel hasta bakımında hem de toplum sağlığında önemli bir köprü görevi görmektedir.” değerlendirmesini yaptı.

ÇEVRESEL KİRLİLİK VE KİMYASAL TEHDİTLER

Çevresel kirlilik ve günlük yaşamda maruz kalınan kimyasalların da toksikoloji alanının çalışma konuları arasında olduğunu aktaran Karaman, mikroplastikler, endokrin bozucular ve ağır metallerin insan sağlığı için küresel tehdit oluşturduğunu kaydetti.

The post Bilinçsiz ağrı kesici kullanımı uyarısı: Organ hasarına neden olabilir appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanlığı ile ilki gerçekleştirilen Türkiye 1. Gıda Mikrobiyolojisi Kongresi, gıda alanında uzman isimleri bir araya getirdi. 13-16 Eylül tarihleri arasında Erzurum’da gerçekleştirilen kongrede, bilim insanları gıda mikrobiyolojisinde önemli bilgileri meslektaşlarıyla paylaştı. Birbirinden değerli isimler farklı konuları ele aldığı konferansta Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Enes Dertli “Probiyotikli Noodle üretimi olan Nudo Noodle Modeli”ni değerlendirdi.

Probiyotikli Noodle üretimi ile ilgili yaptığı açıklamada Nudo Noodle, sindirim sistemi sağlığını desteklemek ve vücudu daha sağlıklı hale getirmek için özel olarak formüle edilmiş probiyotikler içerdiğini belirten Prof. Dr. Enes Dertli, “Probiyotikler, sindirim sistemi sağlığını destekleyen yararlı mikroorganizmalar olarak bilinir. Bu probiyotikler, sindirim sağlığını destekleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücuda faydalı mikroorganizmalar ekleyerek genel sağlığı iyileştirmede etki eder. Noodle sektörü ülkemizde hızla büyümekte ve özellikle 7-28 yaş arası tüketiciler arasında en hızlı büyüyen gıda kategorilerinden biri haline geldi. Üniversite sanayi iş birliği kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma ile Noodle’ın fonksiyonel bir ürün olarak değerlendirilebilirliğine katkı sağlamak amacıyla ülkemizde ilk defa Probiyotikli Noodle üretimi gerçekleştirilmiştir. Böylece hem gençler tarafından çok fazla tüketilen Noodle’ı insan sağlığının devamlılığı noktasında katkı sağlayabilen bir ürün haline getirmek hem de Noodle ile ilgili gereksiz manipülasyonlara son vermek hedeflenmiştir” açıklamalarında bulundu.

Koruyucu, Renklendirici Ve Kimyasal Lezzet Arttırıcı İçermez

Nudo Noodle markası, temelleri 1920’de atılan Türkiye’nin en köklü gıda kuruluşlarından biri olan Eriş bünyesinde yer alıyor. Aynı Eriş çatısı altında 1974 yılından bugüne, ev hanımlarının çok yakından tanıdığı ve severek kullandığı Eriş Un markası da üretiliyor. Nudo’nun hamurundaki lezzetin arkasında Türkiye’nin ilk lezzet ödüllü markası Eriş Un’dan gelen deneyim çok önemli bir yer tutuyor. Nudo Noodle, diğer Eriş markaları gibi tamamen Helal ve Güvenilir Gıda standartlarına uygun, yerli ve milli olarak üretiliyor ve içerisinde renklendirici, yapay koruyucu ve Çin Tuzu olarak bilinen kimyasal lezzet arttırıcı MSG (Monosodyum Glutamat) bulunmuyor.

The post Türkiye’nin ilk probiyotikli Nudo Noodle’u appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Ramazan ayında sahur sofralarında gün boyu tok kalmak için çok fazla yemek tüketilir. Aynı şekilde iftarda da çok fazla yağlı yiyecekler tüketilir. Aslında insan bedenin yağlı ve karbonhidrat içeren besinler yerine daha sağlıklı ve besin değerleri bakımından zengin besinlere ihtiyaç duyar. Oruç ve sahur sofralarında bu durumu kontrol etmek zor olsa da mide sağlığı için kalori bakımından değil de besin değerleri bakımından zengin besinlerin tüketilmesine dikkat edilmesi gerekir. Durum böyle olduğu takdirde Ramazan ayı boyunca kilo almak yerine kilo vermek de oldukça olası bir durum olur. 

Birkaç önemli kurala uyulması halinde Ramazan ayı boyunca kilo kontrolünün sağlanması yanında kalıcı ve sağlıklı kilo verilebilir. Beslenme uzmanlarının tavsiyelerine uyulması halinde Ramazan ayı boyunca hem sağlıklı beslenilebilir hem de Ramazan ayı boyunca en çok sağlık sorunun yaşandığı mide ve bağırsakların sağlığı korunabilir. Beslenme uzmanlarının Ramazan ayı boyunca önerdikleri birkaç altın kural şöyledir:

Su

Hem daha hızlı zayıflamayı hem de mide ve bağırsak sağlığını koruyan su, Ramazan ayı boyunca oldukça ihmal edildiği görülür. Sahur ve iftar sofralarında yemekten önce muhakkak su içilmesi ve gün boyu susuz kalan bedene sahur ve iftar saatleri arasında dengeli şekilde su ihtiyacını karşılanması gerekir. 

Yeşillik

Sindirim sisteminin çalışmasını ve hazmı kolaylaştıran taze nane, maydanoz ve roka gibi yeşilliklerin özellikle sahurda tüketilmesi tavsiye edilir. Yeşillikler bedenin su ihtiyacını en doğal şekilde karşıladığı için gün içinde su isteğinin önüne geçer. Bunun yanında Ramazan ayında hemen hemen herkesin başına gelen şişkinliğin oluşmasına engel olur. 

Sütlü Tatlılar

İftarda şerbetli tatlılar gibi ağır ve yüksek kalorili tatlıları yemek yerine şerbetli tatlılara göre daha hafif olan sütlü tatlıların tüketilmesi, Ramazan ayı boyunca kilo kontrolünü sağlamak için oldukça mühim bir adımdır. 

Kuru Meyve

Vücudun tatlı ihtiyacını mümkün mertebe doğal şeker içeren kuru meyveyle karşılamak kilo almanın önüne geçen en etkili yöntemlerden biridir. Özellikle iftardan sonra tatlı niyetine kuru meyve atıştırmak vücudun tatlı ihtiyacını en sağlıklı şekilde karşılarken kilo vermeye de yardımcı olmaktadır. 

Yürüyüş

İftardan sonra orta tempoyla yapılan yürüyüş yapmak, sindirim sisteminin daha hızlı çalışmasına yardımcı olduğu gibi yağların yakılmasını sağlayarak zayıflama sürecini hızlandırır. Kalp ve damar sağlığı için oldukça önemli yürüyüş, özellikle iftardan sonra yapılması halinde çok önemlidir. 

Yavaş Yemek

İftar sofralarında uzun saatler aç kalmandan kaynaklı olarak hızlıca yemek yenilmeye başlanır. Bu durum mide ve bağırsak sağlığını olumsuz etkilemenin yanında kilo almaya neden olabilir. Bu yüzden daha sakin ve yavaş yemeye çalışmak sindirim sisteminin daha hızlı çalışmasına yardımcı olur ve böylece kilo verme sürecini destekler.

The post Ramazan’da kilo verilir mi? Oruç tutarak zayıflanır mı? appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

– Medicana Çamlıca Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Çapar, Kovid-19’la gayret kapsamında yine getirilen kısıtlamaların tesiriyle insanların meskende hareketsiz kalmayıp tertipli antrenman yapması gerektiğini belirterek, “Hareketsizlik nedeniyle kaslarda oluşan zayıflama ve deformasyon kasların zedelenme riskini artırır, sakatlıklar artar, kişinin dayanıklılığı düşebilir.” dedi.

Çapar, meskende yapılacak kolay birkaç hareketin, bağışıklığı güçlendirip kalp ve damar sıhhatine olumlu katkılar yapacağını söyledi.

Çapar, Kovid-19’daki olay artışı nedeniyle geri gelen kısıtlamalardan ötürü hareketsiz kalmanın bağışıklığa ve genel beden sıhhatine verebileceği ziyanlara ait AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Hafta sonu geri gelen kısıtlamalar nedeniyle meskende nizamlı idman yapmanın hayati değer kazandığını vurgulayan Çapar, yapılabilecek kolay birkaç hareket ile bağışıklığı güçlendirip başta kas ve iskelet sıhhati olmak üzere akciğer sıhhati, kalp ve damar sıhhatini koruyup güçlendirmenin mümkün olduğunu söyledi.

Çapar, şunları kaydetti:

“Salgına karşı gerekmedikçe konuttan çıkmamak, kalabalık ortamlara girmemek üzere tedbirler nedeniyle fizikî aktivitelerimiz kısıtlanabilir. Spor salonlarına gitmemek, açık havada spor yapamamak, meskende daima televizyon ve/veya bilgisayar başında oturmak, daima yatmak üzere durumlar da bu kısıtlanmayı artırabilir. Bu yüzden konut antrenman programlarının uygulanabilirliği hayati kıymet kazanmaktadır.

Konutta yapılabilecek kolay birkaç hareket ile kas ve iskelet sıhhatimizi koruyup güçlendirebilir, duruş bozukluğu, kronik ağrılar üzere olumsuz sonuçlardan kaçınabiliriz. Tıpkı vakitte da bağışıklığımızı güçlendirip akciğer sıhhatimize, kalp ve damar sıhhatimize olumlu katkılar sağlayabiliriz.”

– “Hareketsiz kalmak varise yol açabilir”

Ahmet Çapar, hareketsizlik nedeniyle kullanılmayan kaslarda zayıflama, kısalma üzere olumsuz durumların gelişebileceğini söz ederek, “Düzenli hareketi hayatın bir modülü haline getirmek her vakit genel beden sıhhati açısından kıymetlidir. Zira kas iskelet sistemimiz hareketsiz kaldıkça zayıflar.” dedi.

İlerleyen yaşla birlikte eklemlerde yıpranmaların meydana geldiğini anlatan Çapar, ayrıyeten hareketsiz kalmanın kilo artışına da sebep olduğu için eklemlerde meydana gelen yıpranmayı artıracağını söyledi.

Tertipli ve gerçek hareketlerle güçlendirilmeyen iskelet ve omurgada duruş bozukluklarından kemik erimesine kadar birçok olumsuz sonuç meydana gelebileceği ihtarında bulunan Çapar, şunları kaydetti:

“Hareketsizlik nedeniyle kaslarda oluşan zayıflama ve deformasyon kasların zedelenme riskini artırır, sakatlıklar artar, kişinin dayanıklılığı düşebilir. Hareketsizliğin bir başka sonucu kan sirkülasyonundaki bozulmalardır. Varis üzere hayat kalitesini düşürebilecek birçok kronik rahatsızlık da meydana gelebilir.

Hareketin azalması, yanlış yapılan hareketler, meskende hiç orta vermeden çalışmak, kas zayıflıklarına, omurga sorunlarına, baş, boyun, bel, kalça, eklem, diz bölgelerinde ağrılara neden olur. Bize başvuran hastalarda kronik ağrılar ve sirkülasyon bozuklukları meydana gelmeye başladığını gördük. Tanımladığımız bu tip ağrılar için manuel terapi, kuru iğne tedavisi, nöral terapi, PRP tedavisi, bağışıklığı güçlendirmek için de kullandığımız ozon terapi üzere tedavi formüllerini uyguluyoruz. Lakin sistemli hareket hiçbir halde ihmal edilmemeli.”

– “Ekran başında geçirilen vakit arttı”

Medicana Çamlıca Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Çapar, sistemli antrenmanın kaliteli bir ömür için her vakit değerli olduğunu vurgulayarak, “Kovid-19, insanların hayat biçiminde birçok değişikliğe neden oldu. Kısıtlamalar nedeniyle meskende kalmak, konutta izolasyonda olmak, konuttan çalışmak, toplumsal hayatın kesilmesi nedeniyle hareketsizlik maalesef arttı. Bu durum birçok şahısta kas ve iskelet ağrıları meydana getirmeye başladı. Ayrıyeten toplumda genel olarak telaş ve gerilim seviyesi arttı. Tüm bunların getirisi olarak tüm yaş kümelerinde bilgisayar, televizyon, telefon, tablet, hülasa ekran başında geçirilen vakit arttı. Sistemsiz beslenme ve alışılmış ki hareketsizlik kilo artışlarına neden oldu. Hepsinin sonucu olarak da bilhassa baş, boyun ve bel ağrıları görülmeye başlandı. Fibromiyalji şikayetleri, ‘evde kaldım kilo alıyorum, hareket yapmalıyım’ telaşı ile yapılan yanlış hareketlerin meydana getirdiği ağrı ve zedelenme şikayetleri arttı.” formunda konuştu.

– “Ev antrenmanlarımızı ihmal etmeyelim”

Ahmet Çapar, yapılan bilimsel çalışmalarda sistemli yapılan orta şiddetteki antrenmanların, bedendeki antikor oranını yüzde 20 arttırdığını, akyuvar hücrelerin sayı ve işlevlerini yükselttiğinin ortaya çıktığını kaydetti.

Çapar, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:

“Aynı vakitte kalp-damar sistemimizin çalışmasına olumlu tesiri olan antrenman, bedenin virüs ve bakterilerle savaşması için gerekli hücrelerin taşınması gayesiyle pompalanacak kanın niteliği ve ölçüsüne da faydalı olmaktadır. Tıpkı vakitte beyin üzere organların oksijen alımını artırarak zihinsel gücü de olumlu etkilemektedir. Bu yüzden mesken antrenman programlarının uygulanabilirliği hayati değer kazanmıştır. Konutta yapacağınız kolay birkaç hareket, bağışıklığı güçlendirip kalp ve damar sıhhatimize olumlu katkılar yapacaktır. İdmanın tıpkı vakitte ruhsal yararı; hastalıkların baş etme sistemlerinden en kıymetlisi olan moral motivasyonu atırarak tesir gösterir. Tüm bu sebeplerden dolayı konut idmanlarımızı ihmal etmeyelim. Kas gücünü ve dayanıklılığı artırmak, kemik sıhhatini korumak, kilo denetimini sağlamak, gerilimi ve kaygıyı azaltmak için konutta kolay hareketler yapılabilir.”

Çapar, Kovid-19’la çaba kapsamında yine hayatımıza giren kısıtlamaların tesiriyle insanların konutta hareketsiz kalmayıp tertipli antrenman yapmaları gerektiğini belirterek, “Aerobik, yoga, kişinin kondisyonuna nazaran 20-30 dakika ortası konutta yürüyüş, gün çok yapılacak eklem etrafı kaslara bantlarla yahut yüklerle güçlendirme antrenmanları ve her gün yapılabilecek kas germe ve kas uzunluğu uzatma idmanları tercih edilebilir.” dedi.

The post Kısıtlamalar nedeniyle evde kalan vatandaşlara egzersiz önerisi appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.