Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu TEKNOFEST KKTC, KKTC Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana yürütücülüğünde, kamu kuruluşları, teknoloji devleri, üniversiteler ve medya kuruluşlarının da aralarında olduğu 132 kurumun katılımıyla eski Ercan Havalimanı’nda gerçekleştiriliyor.

Bakan Kacır, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, anavatan Türkiye ve kardeş KKTC olarak, emperyal güçlerin, uluslararası aktörlerin on yıllardır sürdürdüğü inkar politikasına inat, el ele, omuz omuza, tek yürek, tek bilek olduklarını söyledi.

Mehmetçiklerin, mücahitlerin omuz omuza çarpıştığı Kıbrıs Barış Harekatı’ndan 51 yıl sonra, TEKNOFEST’i Lefkoşa’da gerçekleştirmelerinin, Türkiye’nin ve Türk milletinin Kıbrıs davasına verdiği önemin göstergesi ve Ada’daki ebedi Türk varlığının nişanesi olduğunu belirten Kacır, şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türkleri’nin egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderleri merhum Doktor Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diliyor, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında yanında duran tüm devlet adamlarımızı şükranla anıyorum. Bu topraklarda Türk varlığı yaşasın diye can veren kahraman şehitlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Kıbrıs Türkü’nün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan gazilerimizin ellerinden öpüyor, her birine şükranlarımı sunuyor, sağlıklı, hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum. Bizleri muhabbetle kucaklayan, Lefkoşa’dan Girne’ye, Mağusa’dan Lefke’ye bu meydana gelerek bizleri bağrına basan Kıbrıs Türkü kardeşlerimize teşekkür ediyorum.”

“İKI DEVLETLİ ÇÖZÜM YAKINDIR”

Kacır, tarihin akışının yeniden şekillendiği bir dönemden geçtiklerini belirterek, alışılagelmiş küresel düzenin çatırdadığına, güç dengelerinin değiştiğine işaret etti.

Oyun yeniden kurulup dünya yeniden inşa edilirken tarih ve talihin Türkiye’yi çağırdığını dile getiren Kacır, şunları kaydetti:

“Bu yeni dönemde hiç olmadığımız kadar güçlüyüz. Başkalarının yazdıkları senaryolarda kendisine biçilen rolü oynayan değil, oyunları bozan, oyun kuran, sözü güçlü, gücü tesirli bir ülkeyiz. Bu gücün arkasında, iman, inanç, azim ve gayret var. Bu gücün arkasında özgüven, Bayraktar’la, Akıncı’yla, Hürkuş’la, Hürjet”le, Atak’la, Gökbey’le, Kaan’la, Kızılelma’yla gökyüzüne vurduğumuz mühür var. Artık yeni bir döneme adım attık. Bu dönemin adı ‘Türkiye Yüzyılı’dır. Türkiye Yüzyılı Türk milletinin, Türk dünyasının, Kıbrıs Türkü’nün ve KKTC’nin yüzyılıdır. Vakit yaklaşmaktadır. Bu güzel adada kalıcı barış ve istikrar yakındır, Kıbrıs Türkü’nün haklarının teslim edilmesi, iki devletli çözüm yakındır. KKTC’ye yönelik haksız izolasyonların kırılması, ambargoların kalkması yakındır. Çünkü Türk milleti tarih sahnesine yeniden çıkmış ve gücünü yeniden ispat etmiştir. Çünkü Kıbrıs Türkü’nün haklarından, egemenliğinden taviz vermeyeceğini dost düşman herkes görmüş, anlamıştır. Bunun en büyük ispatı işte bu meydandır.”

“KUZEY KIBRIS’I HEP BİRLİKTE BİLİŞİM ADASI YAPABİLİRİZ”

Kacır, 51 yıl önce ambargolarla bileği bükülecek zannedilen, askerine telsiz dahi üretemez sanılan Türk milletinin, boyun eğmeyerek, Milli Teknoloji Hamlesi’yle İHA’larını, uydularını, jet motorlarını, helikopterlerini, çıkarma gemilerini, otomobillerini kendi imkanlarıyla üretmeyi başardığının altını çizdi.

Gençlerin çok daha büyük işlere imza atacaklarını ifade eden Kacır, şöyle devam etti:

“İşte bu TEKNOFEST’te düzenlediğimiz 6 yarışmaya katılan 47 bin gencin heyecanı, aydınlık yarınların müjdecisidir. Arzumuz, bu heyecanın KKTC’de sürmesidir. Kuzey Kıbrıs’ı hep birlikte bilişim adası yapabiliriz. 100 binden fazla üniversite öğrencisiyle, eşsiz güzellikleriyle bu topraklar dünyanın dört bir yanına hizmet sunacak bilişimcilerin, teknoloji girişimlerinin adresi olabilir. İnsanımızın, imal ettiğimiz ürünlerin dünyaya erişimini kısıtlayabileceğini sananlar, ürettiğimiz, işlediğimiz, değer kattığımız veriye, dijital ürün ve hizmetlere ‘dur’ diyemezler. Böylelikle bir yandan Kuzey Kıbrıs’ın refahını artırırken, bir yandan da haksız izolasyonların teknoloji çağında artık tümüyle anlamsız olduğunu tüm dünyanın görmesini sağlayabiliriz. AR-GE ve inovasyon alanında elde ettiğimiz tüm deneyimi Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimizle paylaşmaya, 106 teknopark, 11 bin 500 teknoloji girişimi, 290 bin kişilik AR-GE ordusuyla sahip olduğumuz kabiliyeti kardeş topraklarla buluşturmaya hazırız.”

Kacır, bir ve beraber oldukça bu hedeflerin yakın olacağını vurgulayarak, aralarına nifak tohumları ekmek isteyenlere asla izin vermeyeceklerini ifade etti.

Kimsenin elini bırakmayacaklarını ve enerjilerini asla iç çekişmelerle tüketmeyeceklerini belirten Kacır, bu yolculukta hedeflerine ulaşana dek omuz omuza vermeye devam edeceklerini dile getirdi.

Bakan Kacır, hedeflerinin KKTC’nin hakkının teslim edilmesi, tüm dünya tarafından tanınması, mazlumların, masumların, mahzunların yüzlerinin güldüğü Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek olduğunu vurgulayarak, “Hedef Kızılelma’dır.” dedi.

The post Bakan Kacır, TEKNOFEST KKTC’nin açılış töreninde konuştu appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Türkiye’de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) kredi kartlarıyla yurt dışı seyahat harcamalarında taksiti yasaklaması Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) turizminde panik oluşturdu.

Bayramda konaklama tesislerinde yüzde 100 doluluk yaşayan Kıbrıs’ta, Türk turist sayısında yüzde 50 artış yaşanıyordu. BDDK’nın kararı Kuzey Kıbrıs basınında da ‘batarız’ başlıklarıyla geniş yer buldu. Kıbrıslı turizmciler, gelen turistlerin yüzde 80’inin Türk vatandaşlarından oluştuğunu, otellerde dolulukların düşeceğine işaret etti. Ekonomik koşullarda peşin ödemenin zorluğuna dikkati çeken ve kararla ilgili ciddi bir hayal kırıklığı yaşadıklarını belirten Türk turizmciler de kapsama Kuzey Kıbrıs’ın da dahil edilmesini doğru bulmadıklarını açıkladı.

KKTC Turizm Bakanlığı Müsteşarı Serhan Aktunç, Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’nun Kıbrıs işlerinden de sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı aradığını belirterek, kredi kartı taksit yasağının KKTC seyahatlerinde uygulanmamasını talep ettiklerini söyledi. Aktunç, “Kapsam dışında tutulacaktık. Bir şekilde dahil edildik. Türk yetkilileri ile yasağın aksine taksit sayısının artırılması için çalışma yapıyoruz” dedi.

“TÜRK TURİSTLERİN KKTC’YE GELMESİNİ CAYDIRACAK”

Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Başkanı Orhan Tolun da, BDDK’nın kararının KKTC için de uygulanması halinde zaten zor günler geçiren turizm sektörüne öldürücü darbe vurulacağını belirtti. KKTC turizminin büyük ölçüde Türkiye’den gelen turistlerden oluştuğunu vurgulayan Tolun, “Çarşımız onların yaptığı harcamalar ile ayakta duruyor. Bu uygulama, Türk turistlerin KKTC’ye gelmesini caydıracak ve çarşıda yapılan alışverişlerin ciddi şekilde azalmasına da neden olacak. KKTC ekonomisi bir bütün olarak ciddi yaralar alacak. Bu kararının ‘KKTC hariç’ olarak uygulanması için gereğini yapacaklarına inanıyoruz” dedi.

Türkiye’nin her zaman ve her alanda dayanışma içinde olduğu Kuzey Kıbrıs’ı yurt dışı olarak tanımlamanın çok doğru olmadığını savunan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin ise, şu bilgileri paylaştı: “TÜROB olarak, yavru vatanımız Kuzey Kıbrıs’ın BDDK tarafından kredi kartlarına getirilen taksit sınırlaması kapsamından çıkartılması görüşündeyiz. Uygulamanın tatilcilerin planlarını olumsuz etkilemesinin yanı sıra ekonomisi büyük ölçüde turizme bağlı olan Kuzey Kıbrıs ve ülkede faaliyet gösteren turizm işletmelerine olumsuz yansımaları olacağını düşünüyoruz. Kuzey Kıbrıs için kredi kartlarında taksit sınırlamasının kaldırılması temel beklentimiz.”

“TELAFİ EDİLEMEZ ZARARLARA YOL AÇACAK”

Bu yıl Türk turistlerin tercihlerinin başında vizesiz tatil seçeneği olarak Kıbrıs’ın öne çıktığını ifade eden Jolly Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Kıbrıs’ta gecelemelerin 3-4’e düştüğünü, yerli turistin Kıbrıs’ta uzun bir tatil yerine iki kez gitmeye yöneldiğini belirtti. Kararın doğal olarak talebi etkileyeceğini ifade eden Vardar, özellikle üzüntülerinin Kuzey Kıbrıs’ın da bu uygulama dahilinde değerlendirilmesi olduğunu belirterek, “Yıllardır Kıbrıs’ın yurtdışı olarak kabul edilmemesi ve yurtdışı uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiği noktasında görüşlerimizi dile getiriyoruz. Yavru Vatan Kıbrıs ‘a verdiğimiz ekonomik desteğin, yine bu kararla, büyük darbe yiyeceğinden ciddi endişeliyiz. Göz bebeğimiz Kıbrıs’ta faaliyet gösteren otellerin ve yerel halkın temel geçim kaynağının turizm ve Türkiye’ den gelen misafir sayısı olduğunun bir kez daha önemle altını çizmek isteriz. Mevcut ekonomik ortamda, ortalama iki kişilik tur maliyetini tek seferde nakit olarak ödeyecek kişi sayısı çok az. Taksitlendirme seçeneği birinci tercih sebebiydi. En kısa sürede turizm sektöründe telafi edilemez zararlara yol açacak karardan dönülmesini ve turizm sektörüne gereken motivasyonun sağlanmasını yetkili birimlerden talep ediyoruz” diye konuştu.

The post KKTC’den Ankara’ya mesaj: Taksit yasağı bize uygulanmasın appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

BM’den skandal karar! Türkiye’den sert tepki geldi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs’taki barış gücünün görev süresini 31 Temmuz 2022’ye kadar uzattı.

Karar, 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nde oy birliğiyle kabul edildi.

TÜRKİYE’DEN JET  CEVAP!

DIŞİŞLERİ Bakanlığı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün görev süresini 6 ay uzatma kararına ilişkin, “Güvenlik Konseyi’nin bir tarafın rızasını yansıtmayan bir çözüm modelini dayatmaya çalışması gerçeklikten kopuk ve çelişkili bir tutumdur” açıklamasında bulundu.

Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Adası’nda konuşlu BM Barış Gücü Misyonu’nun görev süresinin uzatılmasına ilişkin BM Güvenlik Kurulu kararı hakkında açıklama yayımladı.

Bakanlığın açıklamasında, söz konusu kararla ilgili Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri’nin tutumunun tümüyle desteklendiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

“KKTC Dışişleri Bakanlığı’nın söz konusu kararla ilgili olarak yaptığı açıklamayı tümüyle destekliyoruz. Söz konusu karar alınırken bu yönde yapılan tüm çağrı ve ikazlara rağmen KKTC makamlarının rızası BM kural ve ilkelerine aykırı olarak yine alınmamıştır. Yasal bir düzenleme yapılmasından bugüne kadar ısrarla imtina edilmiş, ancak BM Barış Gücü, KKTC makamlarının iyi niyetli yaklaşımı çerçevesinde faaliyetlerini sürdürebilmiştir. Bu konuda KKTC makamlarının bundan sonra atacağı adımlara desteğimiz tamdır. Güvenlik Konseyi’nin bir yandan Ada’daki taraflara çözümü bulmalarını söylerken, diğer yandan 50 yılı aşkın süredir denenmiş, tüketilmiş, sonuç vermediği kanıtlanmış ve bir tarafın rızasını yansıtmayan bir çözüm modelini dayatmaya çalışması gerçeklikten kopuk ve çelişkili bir tutumdur.”

‘YİNE BİR ÇİFTE STANDART ÖRNEĞİ’

BM Güvenlik Konseyi’nin, KKTC makamlarının Maraş’ta attığı uluslararası hukuka uygun adımları eleştirmesinin de mülkiyet haklarının ihlali olduğu belirtilen açıklamada, “Ayrıca Konsey’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de attığı gerginliği artıran ve Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayan tek taraflı adımları görmezden gelmesi yine bir çifte standart örneğidir. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözümün sağlanabilmesi için Güvenlik Konseyi’ni ve uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri temel alan samimi ve yapıcı bir tutum benimsemeye, bu amaçla Kıbrıs Türk halkının müktesep hakları olan, egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.

KKTC’DEN DE AÇIKLAMA GELDİ

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı konuya ilişkin yazılı açıklamasında,
Barış operasyonlarının temel dayanağı olan, tüm tarafların rızalarına başvurulmasına ilişkin rehber ilkeyi hatırlattı.

İlkenin bizzat BM tarafından göz ardı edilmesine tepki gösteren Tahsin Ertuğruloğlu, bu durumun BM’nin itibarını derinden sarstığını ve ülkedeki varlığını sorgulattığını ifade etti.

Açıklamada, BM’nin halen geçerliliğini yitiren federasyon modelini dayatmaya çalışmasının taraflar arasındaki uçurumu açtığı vurgulandı.

BM’nin bir an önce adada iki egemen eşit devlet olduğunu kabul etmesinin en gerçekçi yaklaşım olacağının altı çizildi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında Maraş’a ilişkin gereksiz ifadeler kullanıldığını belirten Ertuğruloğlu, BMGK’nın sadece taraflı, siyasi bir karar alma peşinde koştuğunu söyledi.

The post BM’den skandal karar! Türkiye’den sert tepki geldi appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kıbrıs meselesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı.

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

“Husumet ve hıyanet rüzgarı hız kesmeden devam etmektedir”

Milli ve tarihi haklarımız üzerinde kuşku uyandırmaya çalışan iç ve dış odakların uzun süreden beri estirdikleri husumet ve hıyanet rüzgarı hız kesmeden devam etmektedir.

Türk milleti bu muhasım ve mütecaviz kuşatmaya misliyle mukabele ve müdahale etmeye hiç şüphe yok ki muktedirdir.

Ne kadar haklı olsak da, bölgesel ve küresel alanda, ülkemizi doğrudan veya dolaylı şekilde ilgilendiren her konu başlığı ya sürüncemeye bırakılmakta ya da çözümsüzlüğe havale edilmektedir.

“Kıbrıs meselesi ülke ve dünya gündeminin ağırlık merkezidir”

Maalesef önü arkası planlanmış, diplomasinin ayak oyunlarıyla perçinlenmiş oyalama mekanizmaları yıllardır tedavülde tutulmaktadır.

Yaklaşık 60 yıldır Kıbrıs meselesi ülke ve dünya gündeminin ağırlık merkezidir.

“Barış ve uzlaşmadan kaçan yegane taraf Rumlar olmuştur”

Kıbrıs Türklüğünün hak ve çıkarlarıyla, eşitliğe ve egemenliğe dayalı devlet ve toplum hedefi sürekli engellenmiş, sürekli yokuşa sürülmüştür.

Yunanistan takviyeli Rum kesiminin iyi niyetten uzak tavrı Kıbrıs’ta adil, kalıcı, hakkaniyetli ve sürdürülebilir nitelikli çözüm ikliminin yeşermesini sabote etmiş, bilahare çıkmaza sürüklemiştir

Bugüne kadar ki tecrübelerle somutlaşan yalın gerçek şudur: Kıbrıs’ta çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegane taraf Rumlar olmuştur.

Rumların uzlaşmaz tutumu tüm müzakere etaplarını boşa düşürmüş, sekteye uğratmıştır.

“Ortaklık devleti kurulması bugünkü ortamda imkansız bir hale gelmiştir”

Rumların, Ada’nın tek sahibi gibi hareket etmesi, üstelik ve küstahça Kıbrıs Türklüğüne azınlık muamelesi yapması tarihi gerçeklerle bağdaşmayan, coğrafyanın ruhuyla örtüşmeyen bir hezeyan, bir çarpıklık, bir densizliktir.

Bu nedenle Kıbrıs’ta ortaklık devleti kurulması bugünkü ortamda imkansız bir hale gelmiştir.

Bunun faili de AB ve ABD’nin önyargılı siyasetinden güç alan Rum-Yunan zihniyetidir.

“Kıbrıs Türklüğü kendi göbek bağını kendi kesmeye hazırdır”

Kıbrıs Türklüğü kendi kaderini kendi tayin etmeye, kendi göbek bağını kendi kesmeye hazırdır, buna da kararlıdır.

Kurulan müzakere masalarını dağıtan, uzlaşmaya yanaşmayan, çözüm ümitlerini dinamitleyen Rumların tüm çabaları beyhudedir.

“Kıbrıs’ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir”

7-11 Kasım 2016’da İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında ele alınan; “yönetim ve güç paylaşımı, AB, ekonomi ve mülkiyet” başlıklı konularını çözümsüzlükle düğümleyen Rumlardır.

28 Haziran-7 Temmuz 2017’de yine İsviçre’nin Crans-Montana kasabasında düzenlenen Kıbrıs Konferansı’na Türkiye’nin yanı sıra diğer garantör devletler Yunanistan ve Birleşik Krallık, gözlemci olarak AB ile Ada’daki iki taraf katılmış, yine bir sonuç alınamamıştır.

Geçtiğimiz Nisan ayının son günlerinde Cenevre’de yapılan Kıbrıs Konferansı’ndan da makul ve umut edilen bir netice çıkmamıştır.

Birleşmiş Milletler himayesinde on yıllardır süregelen Kıbrıs görüşmeleri hiçbir işe yaramamış, deyim yerindeyse bir arpa boyu mesafe alınamamıştır.

Bu kapsamda federasyonu esas alan görüşme trafiğinin hiçbir anlamının kalmadığı, iki devletli çözümden başka bir seçeneğin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir.

AB’yle birlikte ABD’nin, bunun yanında Rum-Yunan ortaklığının iki devletli çözüm teklifini kabul etmemesi Kıbrıs Türklüğü için önemsiz bir ayrıntıdan ibarettir.

“Açılımı reddeden açıklamalar Türk milleti nezdinde yok hükmündedir”

46 yıl kapalı halde tutulan Maraş’ın mülkiyet haklarına riayet edilerek açılması, bu açılımın Kapalı Maraş’ın yüzde 3,5’una tekabül eden pilot bir bölgede başlayacak olması pek çok çevreyi rahatsız etmektedir.

Yeni mağduriyetlerin oluşmasına ortam açmadan, dahası var olan mağduriyetleri gidermek suretiyle Kapalı Maraş’la ilgili müspet tasarrufun isabetli ve yerinde bir karar olduğu tartışmasızdır.

ABD’nin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu açılımı reddeden açıklamaları ise Türk milleti nezdinde yok hükmündedir.

“Kıbrıs Türk devletinin tezahürü geri dönülemez bir amaçtır”

Egemenliğin ve mülkiyet haklarının üzerinde hiçbir ülke, hiçbir uluslararası kuruluş olamayacaktır.

Kıbrıs Türklüğü iradesine sahip çıkacak, Türkiye’de sonuna kadar arkasında duracaktır.

Herkes hesabını buna göre yapmak zorundadır. Kıbrıs Türk devletinin tezahürü geri dönülemez bir amaçtır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, 20 Temmuz 2021’de açıkladığı Cumhurbaşkanlığı binası ile parlamento binası yapılma hedefi betonlaşmanın, yeni bir inşaat hamlesinin değil, bağımsız bir devlet halinin ilk harcıdır.

“Bu medyanın devşirilmiş kalemlerinin ne yazdığı bizim nazarımızda değersizdir”

Bilerek ya da bilmeyerek bu gerçeği anlamakta direnen içimizdeki ENOSİS işbirlikçilerinin ne söylediğinin, neye hizmet ettiklerinin hiçbir kıymeti de yoktur.

Özellikle Kıbrıs Türk devletinin ayak sesini duyan fiili AKEL mensubu, aynı zamanda uyuyan mason ve komünist Mustafa Akıncı’nın istismar ve inkar yüklü beyanatları EOKA militanlığına özendiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Kıbrıs Türklüğünün eşit egemenliğe dayanan, eşit uluslararası statüsünü tescil edecek tarihi ve stratejik kararını sonuna kadar desteklemektedir.

Emperyalizmin fonladığı, Türkiye düşmanlığı hususunda adeta yarışa giren satılmış bir kısım medyanın, bu medyanın devşirilmiş kalemlerinin ne yazdığı, neyi propaganda ettiği bizim nazarımızda değersizdir.

“Düşmanın kılıcını salladıkları ulu orta meydandadır”

Türkiye aleyhtarlarından para alanların aynı şekilde emir aldıkları, bununla da yetinmeyerek düşmanın kılıcını salladıkları ulu orta meydandadır.

Geldiğimiz bu aşamada özgür medyadan değil, güdümlü, kukla ve esaret altına alınmış medyadan bahsetmek en doğru tariftir.

Tek devletli çözüme karşı çıkan, Kapalı Maraş’ın açılmasına itiraz eden mihrakların ne dediğinden daha çok tarihin ve milletin iradesine kulak vermek şarttır, yapılan da çok şükür budur.

“Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır”

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın siyasi ve stratejik sonucu 47 yıl sonra vasat bulmuş, Kıbrıs Türk devleti ufukta görünmüştür. Ok yaydan çıkmış, artık geriye dönüş yolu kapanmıştır.

Güney Kıbrıs Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in son gelişmelerden sonra, Kıbrıs Türklerine verilen AB pasaportlarının iptaliyle ilgili hazırlığa girmesi de nafile ve art niyetli bir siyasetin deşifresidir.

Kıbrıslı Türklere ayrılıkçı diyen bu palikarya zihniyeti esasen Türk düşmanlığını geçim kapısı gören bir sefildir.

Uluslararası toplumun vicdan ve adalet ilkelerine müzahir şekilde, Rum-Yunan ortaklığının kumpaslarını görmesi, Maraş konusunda hukuka uygun adımları tasvip etmesi, Kıbrıs Türk tarafının Cenevre’de paylaştığı yapıcı, gerçekçi ve iyi niyetli çözüm tekliflerini desteklemesi vazgeçilmez önemdedir.

Doğu Akdeniz’in huzur, barış ve istikrarı buna bağlıdır. Dün de, bugün de, yarın da Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.

“Ankara’yla Kıbrıs’ın kaderi birdir”

Tarihin akış istikametinin hilafına kürek çekmek boşuna bir emektir. Ankara’yla Kıbrıs’ın kaderi birdir. Anadolu coğrafyası nasıl vatanımızsa, Kıbrıs’ta öyledir.

Vaki gerçek hiçbir baskı ve tahakküm karşısında değişmeyecektir.

Güvence, Kıbrıs Türklüğünün geleceğine sahip çıkma azmi, eşsiz dirayeti, kabına sığmayan vatan sevgisi, siyasi iradesinin de milli niteliğidir.

Kıbrıs Türklüğünün istikbalini Türkiye ile birlik ve dayanışma içinde düşünen Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın duruşu sağlam, mücadelesi cesur ve takdire şayandır.

Bu düşüncelerle Sayın Ersin Tatar’a göstermiş olduğu yakın ilgiden, samimi ev sahipliğinden ve şuurlu çalışmalarından dolayı teşekkür ediyor KKTC hükümetiyle birlikte üstün başarılar diliyorum.

Kıbrıs davasının yol başçıları olan Merhum Dr.Fazıl Küçüğü, Merhum Rauf Denktaş’ı, Beşparmak Dağları’na kanlarını döken aziz şehitlerimizi, ebediyete irtihal eden mücahitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47’inci yıl dönümü münasebetiyle Kıbrıslı Türk soydaşlarımla kucaklaşmaktan duyduğumu memnuniyeti bir kez daha ifade ediyor, hepsini hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.

The post Bahçeli: Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta KKTC’den vermesi beklenen iletiler şimdiden ABD, Avrupa Birliği (AB) Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ı telaşlandırdı. İngiliz yayın kuruluşu BBC ve Yunan Kathimerini gazetesinde yer alan haberlerde Erdoğan’ın ziyaret sırasında vermesi beklenen bildirilerin “Batılı ülkeleri kaygılandırdığı” belirtildi. Yunan Kathimerini gazetesi, Türk sondaj gemilerinin yine Doğu Akdeniz’e açılacağını yazdı.

4 HUSUSTA ANLATTI

BBC ise manşetten verdiği habere nazaran, Kıbrıs çıkarmasının 47’nci yıldönümünde gerçekleşecek ziyarette AB ve ABD’nin gözü de adada olacak. BBC haberinde dört husustaki beklenen bildirilere dikkat çekildi. Haberin “İki devlet vurgusu” başlıklı kısmına nazaran Erdoğan’ın Kıbrıs sorunun yalnızca iki devletli bir formatta çözülebileceğini kuvvetli bir halde vurgulaması öngörülüyor. Erdoğan’ın, Kıbrıs Türk idaresinin tanınmasını sağlamak için bir süreç başlatacaklarını açıklaması mümkünlüğü telaşların temelini oluşturuyor.

HEM DOĞALGAZ HEM MARAŞ

“Doğalgaz rezervi mi bulundu?” başlıklı kısımda, “Türkiye’nin Kıbrıs adası açıklarında doğalgaz araması, Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın yanı sıra Avrupa Birliği’nin de tüylerini diken diken ediyor. Güney Kıbrıs ve Yunanistan’da, Erdoğan’ın ziyarette yeni çalışmalarla ilgili takvimin açıklanabileceği tasası var” tabirlerine yer verildi. “Maraş’ın statüsü değişir mi?” başlıklı kısımda, 20 Temmuz’daki ziyarette Erdoğan’ın Maraş açılımını daha da ileriye götürecek adımların atılması ve bu tarafta alınan kararların açıklanması olasılıklar ortasında görülüyor.

SİHA ÜSSÜ KORKUSU

“Geçitkale’ye kalıcı SİHA üssü” başlığı altında ise “Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları kaygılandıran bir öteki başlık, Türkiye’nin adanın kuzeyinde kalıcı askeri üsler kurması ihtimali” denilerek Erdoğan’ın bu taraftaki iletilerine yer verildi.

Erdoğan cesaretli bir adam

Kuveyt Buyruk Vekili ve Veliaht Prens Pir Meş’al Al Cabir Al Sabah, TBMM Lideri Mustafa Şentop ile bir ortaya geldi. Görüşmede, Veliaht Prens Al Sabah, ülkesi ile Türkiye ortasındaki tarihi münasebetin derinliğine vurgu yaparak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Kuveyt’e verdiği dayanaktan ötürü teşekkür etti. Al Sabah, “Erdoğan, duruşu, kelamı ve hareketiyle mert bir adam. Ona karşı sevgi ve hürmetimiz var” dedi. 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgali esnasında Türkiye’nin tavrını hatırlatan Al Sabah şunları söyledi: “Kültürü ve halkı bakımından kadim olan bu ülkenin vefalı ve sadık duruşlara sahip olması şaşırtan değil. Teşekkürlerimizi yineliyoruz. Kuveyt, kardeşlerinin ve dostlarının duruşlarını unutmaz.”

Şi Cinping ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin Devlet Lideri Şi Cinping ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede, ticaret, yatırım, güç, ulaşım ve sıhhat başta olmak üzere Türkiye-Çin münasebetlerini geliştirecek adımlar ve bölgesel gelişmeler ele alındı. Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uygur Türklerinin Çin’in eşit vatandaşları olarak refah, özgürlük ve huzur içinde yaşamalarının Türkiye açısından kıymetine dikkati çektiği, Türkiye’nin Çin’in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan hürmetini lisana getirdiği kaydedildi. İki ülke ortasında bölgesel ve global iktisadın ve diplomasinin bütün alanlarında geniş bir iş birliği potansiyeli olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üst Seviyeli Ortak Çalışma Kümesi’nin iki ülke ortasındaki iş birliğine büyük ivme kazandıracağını vurguladı.

The post Erdoğan’ın açıklaması ABD, AB, Rum kesimi ve Yunanistan’ı telaşlandırdı appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum İdaresi önderi Anastasiadis’in dün Kıbrıs sıkıntısına ait yaptığı açıklamaya yazılı karşılık verdi.

Tatar, “Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un ‘Anastasiadis iki devletli tahlil istedi’ açıklamasından sonra Rum kesitinde hususla ilgili tartışmalar devam ederken, Anastasiadis 2021’de yaptığı birinci açıklamada ‘Federasyondan öteki bir tahlil halini görüşmem, Crans Montana’da savunduklarıma bağlıyım’ derken iki devletli tahlil formunu BM Genel Sekreteri’nin eski Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin kurguladığını ileri sürerek, sorumluluğu ona yüklemeye çalışmıştır.” sözünü kullandı.

Anastasiadis’in iki devletli tahlilin gerçekçi bir tahlil olduğuna inandığının bilindiğini belirten Tatar, Rum başkanın Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmesinde de bunu lisana getirdiğinin şahsen Çavuşoğlu tarafından da açıklandığını hatırlattı.

Tatar, şöyle devam etti:

“Ama ne var ki Rum Ortodoks Kilisesi, AKEL, ELAM ve öteki ögelerin büyük baskısı altında kalan Sn. Anastasiadis, eski siyasetlere geri dönmek zorunda kalıyor. Bunların yanı sıra, Anastasiadis kelam konusu açıklamasında, 22 Eylül 2017 tarihinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gönderdiği mektubunda ileri sürdüğü savları tekrarlarken ‘Türkiye’nin Kıbrıs’ı ilhak etmek için teşebbüslerde bulunduğu’ tezini da tekrar gündeme getirmiştir. ‘Zürih-Londra Antlaşmaları Türkiye için bir orta istasyondan öbür bir şey değildi, Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının uygulanmasını her alanda engelledi’ argümanında da bulunurken, tekrar gerçekleri gizlemeye çalıştı.”

Kıbrıs Türk halkı ile Rum halkının eşit kurucu iştirakinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Enosis’e (Ada’nın Yunanistan’a bağlanması) sıçrama tahtası” ve “ara hedef” olarak niteleyen Başpiskopos Makarios ile Rum-Yunan liderliği olduğunu hatırlatan Tatar, bu amaca yönelik olarak Akritas Planı hazırlanırken, Rum zımnî örgütlenmesi ve silahlanmasının da sürdüğünü söz etti.

“Kıbrıs Türk halkına sağlanan haklar da yok edilmek isteniyordu”

Tatar, “Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası da Rum liderliği tarafından ayaklar altında çiğnenirken, Anayasada Kıbrıs Türk halkına sağlanan haklar da yok edilmek isteniyordu.” açıklamasında bulundu.

Enosis gayeli olarak başlatılan Kanlı Noel hücumlarında neler yaşandığını da çok düzgün hatırladıklarını kaydeden Tatar, halkın direnişi ve Türkiye’nin müdahalesi olmasaydı, Kıbrıs’ta ikinci Girit faciasının yaşanmış olacağını vurguladı.

Yunan Cuntası tarafından 1974’te organize edilen 15 Temmuz darbesinin de amacının Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmek olduğunu hatırlatan Tatar, “Türkiye 20 Temmuz Barış Harekatı’nı gerçekleştirmeseydi, Kıbrıs Türk halkı soykırımdan geçirilip, katliam çukurlarına gömülecekti. Bu ortada Yunanistan eski Başbakanı Kostas Simitis’in de Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ve haksız bir biçimde AB üyesi yapılmasından sonra yaptığı açıklamayı da hatırlatmak gerekir. Simitis motamot şöyle demişti; ‘Kıbrıs’ın AB üyeliğiyle Enosis gerçekleşti.'” sözlerini kullandı.

“Temennim 2021 yılında hükümran iki devletli tahlil haline ulaşmamızdır”

Tatar, bilhassa 2017’de Crans Montana’daki Kıbrıs Konferansı’nda federasyona dayalı tahlil biçiminin çöktüğünü ve Rum tarafının adil bir muahede istemediğinin bir defa daha ortaya çıktığının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, şunları kaydetti:

“Tüm bu nedenlerle, Türkiye’nin dayanağıyla de hükümran iki devlete dayalı tahlil biçimini gündeme getirdik. Devletimizin varlığı, halkımızın egemenliği, özgürlüğü ve inançta yaşaması için hâkim iki devletli tahlil diyoruz. Bu yolda da yürümeye devam edeceğiz. Rum İdaresi Lideri Anastasiadis’e çağrım, gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşmaması ve diyalog davetlerimize olumlu karşılık vermesidir. Dileğim ve temennim 2021 yılında hâkim iki devletli tahlil haline ulaşmamızdır.”

The post Ersin Tatar: Gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşma appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.