Türkiye’deki akaryakıt ürünlerinin yüzde 99,3’ünün teknik düzenlemelere uygun olduğu tespit edildi.

EPDK’den yapılan açıklamaya göre, Kurum tarafından her yıl düzenli olarak yürütülen Akaryakıt Kalitesi İzleme Sistemi’nin (AKİS) 2023 çalışmaları kapsamında, Türkiye genelinde yaz ve kış dönemlerinde toplam 677 motorin ve 628 benzin numunesi alındı.

Bu kapsamda, denetime tabi tutulan istasyonların ülkedeki tüm istasyonları temsil edecek şekilde basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçildiğinin belirtildiği açıklamada, numune alma işlemlerinin Kurum ile protokolü bulunan İl Emniyet Müdürlükleri ve İl Jandarma Komutanlıkları tarafından gerçekleştirildiği bilgisi paylaşıldı.

Alınan numunelerin, akredite laboratuvarlarda analiz edilerek ilgili standartlara göre değerlendirildiği ifade edilirken, incelemelerin benzinde 27, motorinde ise 20 kriter üzerinde gerçekleştirildiği bildirildi.

Böylece, AKİS 2023 sonuçlarına göre motorin numunelerinin yüzde 99,9’u, benzin numunelerinin de yüzde 98,7’si ilgili teknik düzenlemelere uygunluk gösterirken, sistem kapsamında analiz edilen numunelerin yüzde 99,3’ünün standartta belirtilen değerlerle uyumlu olduğu tespit edildi.

Yalnızca Samsun’da bir motorin numunesinin “kükürt oranı” parametresinde teknik düzenlemelere aykırı bulunduğu belirtilen açıklamada, benzin ürünlerinde ise Bolu, Bursa, İstanbul ve Sakarya’dan alınan 8 numunenin, “araştırma oktan sayısı” ve “motor oktan sayısı” kriterleri bakımından standartta belirtilen sınır değerlere uygun çıkmadığı ifade edildi.

Açıklamada, tüm numunelerin, ulusal marker seviyesi açısından da değerlendirildiği ve tamamının yasal sınırları karşıladığı kaydedilirken, bu sonucun piyasaya arz edilen yakıtların tamamının yasal yollarla piyasaya arz edildiğini gösterdiğine işaret edildi.

EPDK, AKİS SİSTEMİYLE AKARYAKIT KALİTESİNİN İZLENMESİ VE KAYIT DIŞI UYGULAMALARIN ÖNLENMESİNİ HEDEFLİYOR

İlk olarak 2011’de başlatılan AKİS uygulamasının, 2023 itibarıyla 10. kez yaz ve kış dönemi olmak üzere tam kapsamlı biçimde uygulandığı ifade edilen açıklamada, “Yıllar itibarıyla elde edilen sonuçlar, Türkiye’de akaryakıt kalitesinin en üst seviyede olduğunu ortaya koymaktadır.” denildi.

Açıklamada, özellikle son 3 yılda teknik düzenlemelere aykırılık oranlarının azaldığı ve piyasada bulunan akaryakıtın kalite açısından olumlu bir seyir sergilendiğinin görüldüğü belirtildi.

EPDK’nin AKİS’le akaryakıt kalitesinin izlenmesi ve kayıt dışı uygulamaların önlenmesini hedeflediğinin altı çizilen açıklamada, “AKİS sayesinde hem çevresel riskler azaltılmakta hem de tüketicilerin araçlarına uygun, güvenilir yakıt kullanması sağlanmaktadır.” ifadesine yer verildi.

Açıklamada ayrıca kolluk kuvvetlerinin özverili çalışmaları, TÜBİTAK ile birlikte yürütülen ulusal marker projesi, bayi ve depo otomasyon sistemlerinin başarıyla uygulanması sayesinde kaçak akaryakıtın Türkiye’nin gündeminden tamamen çıktığı belirtildi.

The post Türkiye genelinde akaryakıt kalitesi yüksek standartlarda appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Trabzon Ticaret Borsasınca (TTB) 11 yıl önce başlatılan “Fındıkta Verim ve Kaliteyi Artırma” projesi kapsamında, modern tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması için örnek fındık bahçeleri oluşturulmasına yönelik adımlar atıldı.

Bu kapsamda üreticilerin talebi doğrultusunda TTB’nin de desteğiyle fındıkta yaşlı bahçeler sökülerek, yeniden farklı sistemlerde çeşitli türlerin dikimi gerçekleştirildi.

Yomra ilçesine bağlı İkisu Mahallesi ile Ortahisar ilçesine bağlı Karakaya ve Yeşilova Mahalleleri başta olmak üzere il genelinde 63 örnek bahçe oluşturuldu.

Verim ve kalitesi arttığı gözlenen bahçeler, ağustos ayının ilk haftasında sahil kesiminden itibaren başlayacak hasada hazırlanıyor.

“TRABZON’DA 64 BİN HEKTAR DİKİLİ ALANIMIZ VAR”

TTB Yönetim Kurulu Başkanı Eyyüp Ergan, AA muhabirine, fındık bahçelerinin yaşlanması dolayısıyla verimde ve kalitede düşüşler olmaya başladığını söyledi.

Trabzon’da yaşı 100 ve üzerinde olan çok sayıda bahçe olduğuna dikkati çeken Ergan, “İnsan nasıl hastalıklara karşı yaşlandığı zaman direnci düşüyorsa, fındık ağaçları da öyle. Dolayısıyla biz hem bu verim ve kaliteyi arttırma projesi kapsamında hem de bunların yenilenmesi ile alakalı bir de yeni bahçelerde verim ve kalitenin ne kadar arttığını göstermek için örnek bahçelerimizi yapma kararı aldık ve 2013 yılından beri bu örnek bahçeleri yapıyoruz.” diye konuştu.

Ergan, şu ana kadar 63 örnek bahçe oluşturulduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunlardan bir tane bahçemizde zannediyorum 9 ya da 10’uncu yıl olacak. Biz geçen yıl dönüm başına 270 kilonun üzerinde bir ürün elde ettik. Bu sene de büyük bir ihtimalle o bahçemizde 270 kiloyu bulacağız. Dolayısıyla bizim mesela Trabzon’da 64 bin hektar dikili alanımız var. Düşünün bunlarda 250 kilo ürün ürettiğimizde ne kadar verim elde ediyoruz.”

“YENİ BAHÇELERDE KALİTENİN DE İYİ OLDUĞUNU GÖZLEMLİYORUZ”

Bahçelerin hiç sökülmeden de yenilenebileceğini aktaran Ergan, “Dolayısıyla çok fazla ürün, sene kaybı yaşanmadan direkt verim alabilirler. Bunu da öneriyoruz.” dedi.

Ergan, bahçelerin yenilenmesinin önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Bahçelerin yenilenmesine yönelik farkındalık oluşturmak istiyoruz. İnşallah çiftçimiz bunun farkında olur, eski bahçeleri artık yavaş yavaş yenilemeye başlar ve hem kalite hem verim artar. Sadece verimi artırırız, yani dönümde ortalama 500 kilo yapan bir bahçe artık 1 ton yapabilir ama onun kalitesini de düşünmek lazım. Bu yeni bahçelerde kalitenin de iyi olduğunu gözlemliyoruz.”

“ESKİYE ORANLA KALİTESİ ŞU AN ÇOK İYİ”

Karakaya Mahallesi’nde 2 bin 200 metrekare alanda örnek bahçe sahibi Adnan Kılıç da bahçesini yaşlandığı için verim alamadığını, o nedenle de 2013 yılında fındıklarını kestiğini ifade etti.

Akabinde TTB’den gelen talep doğrultusunda bahçesini gençleştirdiğini vurgulayan Kılıç, “Bahçeyi gençleştirmek işe yaradı. Eskiye oranla kalitesi şu an çok iyi.” diye konuştu.

Kılıç, bu seneki hasattan da beklentilerinin yüksek olduğuna dikkati çekerek, “Öncekileri oranla daha fazla beklentimiz var. Bakımını falan muntazam yaptım. Gerekli zamanlarda gerekli gübresini, ilacını falan tam manasıyla yaptım. Onun için umutluyuz.” şeklinde konuştu.

“YAKLAŞIK 4-5 YILDAN BERİ TAMAMEN VERİM ALIYOR”

Üreticilerden Muhammed Mazlum da örnek bahçenin sahibin amcası olduğu dile getirerek, “Amcam örnek çiftçilerden birisi ve onun bu örnek çiftçiliğinden dolayı kendisine 2014 yılında bu bahçenin tekli ve 3 adet ayrı cinsten fide ile dikilmesi konusunda bir öneri geldi. Amcam da örnek çiftçi olduğu için yenilikleri açıktı ve bu yeniliği burada denediler. Buraya üç türlü tekli fidan dikildi.” ifadesini kullandı.

Dikilen türler hakkında bilgi veren Mazlum, “Yaklaşık 4-5 yıldan beri tamamen verim alıyor. Amcamın, gerçekten iyi bakılırsa, iyi yönetilirse diğer dekar başına alınan verimden çok daha yüksek verim alınacak olduğunu ve randımanın da 54’leri bulabilecek olduğu noktasında görüşü vardı.” diye konuştu.

The post Fındıkta örnek bahçeler de randıman da artıyor appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Yozgat ve Yerköy’deki TMO’ya ait alım noktalarını ziyaret eden Güldal, gazetecilere yaptığı açıklamada, bereketli bir hububat sezonu yaşandığını, 21 milyon tonun üzerinde buğday, 8,5 milyon tonun üzerinde de arpa rekoltesi beklediklerini, bunun üzerinde bir rekoltenin de olma ihtimalinin bulunduğunu belirtti.

Güldal, Türkiye genelinde hasadın yüzde 80 tamamlandığını, yüksek kesimlerde ise devam ettiğini dile getirerek, “Bereketli bir mahsul senesi geçiriyoruz. TMO yoğun bir alım kampanyası yürütüyor. 8,7 milyon ton alım gerçekleştirdik. Günlük 150-200 bin ton arasında ürün TMO’ya geliyor ve biz alabiliyoruz. Bunun maddi karşılığı da günlük 1 milyar 600 milyon lira. Üreticilerimize 30 gün içinde bedellerini ödüyoruz.” diye konuştu.

Açık sahalar, TMO depoları ve kiralanan lisanlı depolarla 10 milyon ton ürünü alacak kapasitenin hazır olduğunu belirten Güldal, “10 milyon tonun üzerinde gelirse ona da tedbirimiz var. TMO’nun herhangi bir depo, personel, fiyat, finans noktasında sıkıntısı, eksikliği söz konusu değildir. Her zaman söylüyoruz; Toprak Mahsulleri Ofisine arz edilen tüm ürünler, buğday, arpa, kalite kriterlerimize uygun olanlar son ürün gelene kadar iş yerlerimiz açık olacak ve alıma devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Sonuna kadar alacağız”

Güldal, Yozgat’ta bu sene mevsimsel gelişmelere göre üründe bir kalite kaybının olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:

“Buna rağmen üreticimiz TMO’ya 513 bin ton ürün teslim etmiş. Bunun maddi karşılığı 4 milyar liradır ve bunun da ödemesi başlamış durumdadır. Yozgat’ta 26 noktada alımımız devam ediyor ve randevularımız açık. Kalite kriterlerimize uygun olan ürünlerin hepsini alacağız. ‘Kaliteli olmasına rağmen TMO kriterlerine uygun olmasına rağmen veremedim’ diyen üreticimiz kalmayacak. 10 milyon ton olur, 12 milyon ton olur sonuna kadar alacağız.”

Kentte standart dışı bir ürün fazlalığının söz konusu olduğunu, kalite kriterlerine uymayanların standart dışı olarak değerlendirildiğini söyleyen Güldal, “Müstahsil makbuzu veya belgesi alınmak kaydıyla kime satılırsa satılsın buğdayda 1000 lira, arpada 500 lira hububat destekleme primi bakanlığımız tarafından ödenecektir. Bu standart dışı buğday için de geçerlidir.” dedi.

AK Parti Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan da Güldal’a teşekkür etti.

Güldal ve Şahan, üreticilerle sohbet ederek sorunlarını dinledi.

The post TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal: Yoğun bir alım kampanyası yürütüyoruz appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

50’yi aşkın ülkede 400’ün üzerinde moda ve hazır giyim firmasına hizmet veren Yünsa, Avrupa’nın tek çatı altındaki en büyük entegre yünlü dokuma kumaş üretim tesisine sahip. Toplam 200 bin metrekareye varan üretim tesislerinde yılda 10 milyon metre kumaş dokuma ve yılda 4.500 ton iplik üretim kapasitesine sahip olan Yünsa, yaptığı yatırımlarla üretim kalitesini yükseltirken su ve enerji tüketiminde de tasarruf yaratıyor.

Global bir Türk markası olarak, üst segment yünlü kumaş üretiminde dünyanın lider firmaları arasında yer alan Yünsa’nın 2,8 milyon Euro yatırımla tamamıyla yenilediği boya işletmesinin açılışı 8 Mayıs 2023 tarihinde Çerkezköy’de gerçekleşti. Daha az kimyasal kullanımı ile çevreye duyarlı bir tesis olarak yenilenen boyahane; Yünsa’nın sürdürülebilirlik anlayışının önemli bir çıktısı oldu.

Makine sayısı %55 azaltılacak 

Otomasyon ve yeni makinelerin artan proses kabiliyeti ile hem kalite hem de iş sağlığı ve güvenliği konusunda en üst noktaya çıkıldı.

Yünsa’nın 1973 yılında Çerkezköy’de kurulan üretim tesisi içindeki boya işletmesinin yenilenmesiyle makine sayısı %55 azaltılarak aynı kapasitede üretim yapılmaya devam edilecek. Yünsa; gerçekleştirilen yatırım ile sürdürülebilirliğin yanında yün boyama süreçlerindeki makine verimliliğini (OEE) artırarak, renk tekrarlanabilirliğini de güçlendirmiş oldu.

Dünya çapında kabul gören kalitelerini boyahane yatırımı ile daha yukarı çektiklerini, aynı zamanda yeşil bir çevre için de önemli bir adım attıklarını belirten Yünsa Genel Müdürü Mustafa Sürmegöz;

“Hedefe ulaşma yolunda daha da kuvvetlendik”

“Yünsa ürünlerinin kalitesi; 2025’te Avrupa’nın, 2030’da dünyanın en büyüğü olma hedefimizi gerçekleştirmek için en önemli gücümüz. Boyahanemize yaptığımız yatırımla kalitemizi yükselterek bu hedefe ulaşma yolunda daha da kuvvetlendik. Yeni yatırımımızla aynı zamanda maliyetlerimizi düşürürken yeşil çevre için de önemli bir adım atarak sürdürülebilirlik stratejimizi güçlü bir şekilde desteklemiş olduk.

Amacımız üretirken, günden güne daha sürdürülebilir faaliyetlerde bulunarak gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakmak. Bugün yaptığımız güçlü yatırımı duyururken, benimsediğimiz duyarlılığın bir kez daha altını çizmek isterim” dedi.

The post Yünsa’dan 2,8 milyon euroluk dev yatırım appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

AA muhabirine açıklamalarda bulunan Terziler, Türkiye’nin 2023 turizm geliri hedefinin 56 milyar dolara ulaştığını belirterek, sağlık turizminin ise gelişmeye en açık alan olduğunu söyledi. Terziler, Türkiye’nin sağlık turizminde dünya çapında bilinirliğine sahip olduğunu da hatırlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:

” 2019 sonunda sağlık turizminde 3 milyar dolarlık gelirle rekor kırmıştık. 2020’de pandemi sürecinde az da olsa bir düşüş yaşandı. 2021’i de yükselişle kapattık. 2022 yılını rekorla kapattık. 2023’e de hızlı bir giriş yaptık. Ancak 6 Şubat’ta yaşanan ve milyonlarca kişinin etkilendiği deprem felaketi sonrasında 1 aylık bir duraklama sürecine girdik. Mart sonunda itibaren ise ivme yine yukarı yönlü oldu. 2023’ü de sağlık turizminde rekor bir seviyeyle kapatmayı hedefliyoruz.”

Sağlık turizminde akredite kurumlara yurt içi ve yurt dışında rahatlıkla ulaşılabilecek sistemler geliştirilmesi gerektiğini aktaran Terziler, şunları söyledi:

ODA KİRALAYARAK SAÇ EKİM YAPMASI İVEDİLİKLE SONLANDIRILMALI

“Geçtiğimiz yıl Türkiye sağlık turizminde 4 milyar dolar ile rekor kırdı. Atılacak 5 adımla Türkiye’nin sağlık turizmi 20 milyar dolara çıkabilir. Denetimler artırılmalı, haksız rekabetin önüne geçilmeli. Doktor olmayan kişilerin hastanelerde oda kiralayarak saç ekim yapması ivedilikle sonlandırılmalı. Hizmet İhracatçıları Birliği’nin geliştirdiği, akredite kurumların listelendiği sistem desteklenmeli. Saç ekimi alanında çalışabilecek hemşire ve anestezi teknisyenleri için müfredata saç ekimi dersi eklenmeli.

Turizm Geliştirme Ajansı’nın (TGA) sağlık turizmine daha fazla destek vermesi sağlanmalı. Eğer bu 5 adım atılırsa, kalitemizi yükseltir, daha fazla sağlık turisti çekeriz. Böylece Türkiye fiyatıyla birlikte yüksek kalitesiyle de gündeme oturur. Artık Türk sağlık turizminin kalitesi belli olmayan, Türkiye’nin fiyatını kırmak üzere programlanmış yerlere tahammülü kalmadı.”

KALİTELİ SAĞLIK TURİZMİ ZEMİNİ İÇİN MÜFREDATI OLMALI

Türkiye’de 2 binden fazla saç ekim merkezinin olduğunu bildiren Terziler, “Denetimsiz bir şekilde çalışıyorlar. Bu da kalitesizliği beraberinde getiriyor. Kalite olmayınca, memnuniyet de düşüyor. Sağlık Bakanlığı’nın ve Sağlık Müdürlükleri’nin kaliteli sağlık turizmi zemini için müfredatı olmalı. Ayrıca işini doğru yapan kurumsal yerlerin maliyetleri yüksek olduğu için, merdiven altı işletmeler daha düşük ücretlerle ekim yaparak, ülkenin turizm gelirinin yükselmesini de engelliyorlar. Yetkili kurumlara durumu bildiriyoruz. Onlar da gerekeni yapıyor. Ancak işletme kapatılsa da farklı bir isimle, farklı bir yerde yeniden açılıyorlar.” ifadelerini kullandı.

YABANCI TURİSTİN AKREDİTE KURUMLARDA HİZMET ALMASINI SAĞLAYABİLİRSEK…

Terziler, Hizmet İhracatçıları Birliği’nin akredite sağlık kuruluşlarını listelediğini hatırlatarak, “Bu liste sayesinde sağlık hizmeti alacak turist gideceği kurumun akredite olup olmadığını görebiliyor. Bu sisteme herkesin destek olup, sistemin gelişmesi için çalışması gerekiyor. Yabancı turistin akredite kurumlarda hizmet almasını sağlayabilirsek, memnuniyeti artacaktır. Bu da gelirlere yansıyacaktır.” yorumunu yaptı.

Saç ekiminde sadece hemşire ve anestezi doktorlarının çalışabileceğine dikkati çeken Terziler değerlendirmesini şöyle tamamladı:

KALİFİYE ÇALIŞAN PROBLEMİ DE ÇÖZÜLMÜŞ OLUR

“Onların da iyi eğitimli olması şart. Her ne kadar kurumlar tarafından eğitilseler de, okullarında bu eğitimi alırlarsa, çok daha yüksek başarıya ulaşılabilir. İşte bu yüzden müfredata saç ekimi konusu eklenmeli diyoruz. Böylece milyarlarca dolarlık bir ekonomi yaratan sektörün kalifiye çalışan problemi de çözülmüş olur.

Diğer bir konu ise tanıtım. Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda kurulan TGA, çok başarılı işlere, tanıtımlara imza atıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, yaptığı çalışmalarla ülkenin turizm gelirini artırırken, kişi başına düşen turizm gelirini de daha üst seviyelere çekmeye çalışıyor. İşte bu noktada sağlık turizmi devreye giriyor. Eğer sektörümüz TGA tarafından daha çok desteklenirse harcama kapasitesi yüksek olan turisti de daha fazla ülkemize çekebiliriz.”

The post Türkiye’nin 5 adımına 20 milyar dolar! Uyarılar peş peşe geliyor appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

İşçilik, hammadde gibi birçok maliyetlerin düşük olmasında dolayı üreticilerin mal alımlarında rotalarını Çin’e yöneltmeleri Türkiye’de sağlıksız ve kalitesiz ürünlerin çoğalmasını beraberinde getirdi.

Dünyanın birçok ülkesinde zehirli boya ve kanserojen gibi maddelerin oyuncakların içinde kullanılması ciddi sorunları da ortaya çıkardı. İnsan vücudunda başta damar, kalp hastalıkları olmak üzere birçok sağlık sorunu oluşturan Çin ürünlerindeki problemlere karşı devletin aldığı politikalar, son yıllarda etkisini iç piyasada göstermeye başladı. Çin’le rekabet edilen yıllarda kabus dolu zamanlar yaşayan Türk oyuncak sektöründe yerli üreticiler, son 15-20 yıldır hükümetin ithalattaki şartları yeniden düzenlenmesini oyuncak pazarında yerli hassasiyetinin oluşmasını sağladığını belirtti. Ülkemizde artan oyuncak fiyatlarının nedenini kalitenin yükselmesine bağlayan yerli üreticiler, yüzde yüz Türk malı olarak üretilen oyuncakların kalitesiyle, Çin malı oyuncakların önüne geçtiğini söyledi.

GÜNDEN GÜNE ARTMAYA BAŞLADI

Ülkemizde 15-20 yıl öncesine oranla dünya çapında önemli oyuncaklar üretildiğini ve kaliteli ürünlerin piyasada fiyatları da etkilediğini anlatan oyuncak satıcısı Enver Dokumacılar, “2023 yılına yeni oyuncak çeşitleri ve güzel ürünlerle girdik. Tabi oyuncak fiyatlarından biraz artışta oldu. Bunun yanında ülkemizde üretilen oyuncak çeşitleri günden güne artmaya başladı. Kendi oyuncaklarımızı üretmemiz ürünün kalitesini artırdı ve bu durum güzel bir gelişmedir. Bir 15-20 yıl öncesine göre kıyasladığımızda, ülkemizde şu anda çok güzel oyuncaklar üretebiliyoruz. Dünya çapında ürettiğimiz ürünleri ihraç bile edebiliyoruz. Gerek dünyada yaşanan krizlerden gerekse ülkemizdeki ithalat ürünlerindeki politikalardan dolayı fiyatlardan önemli bir yükseliş var” dedi.

Geçmiş yıllardan ülkeye getirilen kalitesiz ürünlerin artık piyasada çok fazla olmadığını ve bu yüzden de ülkemizde kaliteli ürünlerin standarttı arttığını dile getiren Dokumacılar, “100 TL’lik bir ürün şuan 200 TL’ye satıyoruz. Fiyatlarda birebir artış gerçekleşti. Kendi ülkemizde oyuncak üretimi artıkça, üreticiye teşvikler sağlandıkça fiyatlar elbette düşecektir. Müşteri sayımızda biraz düşüş var. Ülkemizde kalitesiz oyuncak yok ve bu ise önemli politikalar sonucunda oldu. Eskiden cebinizdeki parayla Çin’den çerçöp istediğiniz kadar kalitesiz oyuncak getirebiliyordunuz. Şimdi artık ülkemizde bir kalite standarttı var. Tabi oyuncaklar, sadece kurdan, krizden ve dövizden fiyatları artmıyor. Üretilen ürünlerin kalitesi arttığı için bunun fiyata yansıması mutlaka oluyor” diye konuştu.

The post Yerli üreticilerin yüzü gülüyor: Türk oyuncakları atakta appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), “sahte kanser ilacı” iddialarında Bakanlığın 2019’da soruşturma sürecini yürütüp savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca Yurt Dışından İlaç Temini ve Kullanımı Kılavuzu’nda yapılan değişikliklerin kalite kurallarını sıkılaştırmak amacıyla yapıldığını bildirdi.

TİTCK’den yapılan açıklamada, son günlerde yurt dışından temin edilen ilaçlar hakkında bazı basın ve yayın organlarında yer alan, gerçek dışı ve kamuoyunu yanıltacak nitelikteki iddialar üzerine toplumu bilgilendirme gereğinin doğduğu vurgulandı.

Kurumun Türkiye’de ilaç alanında düzenleyici ve denetleyici yetkili otorite olduğuna işaret edilen açıklamada, “Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, ilaçların ruhsatlandırılması, piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerinden sorumlu olup, ilaç alımı yapan bir kuruluş değildir.” bilgisi paylaşıldı.

Bir ilacın TİTCK tarafından ruhsatlanması ile kullanıma sunulabileceği fakat bunun yanı sıra henüz ruhsatlandırılmayan ama sağlık hizmeti sunumu açısından ihtiyaç duyulan ilaçların temininin de bu konuda kanunla yetkilendirilmiş Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Türk Eczacılar Birliği (TEB) tarafından hasta bazlı olarak yurt dışından yapıldığı aktarılan açıklamada, söz konusu haberlerde “SGK ve TEB tarafından temin edilen kanser ilacı yerine ağrı kesicinin vatandaşlara ulaştırıldığı ve kurumumuzda da bu ilaçların test edilerek sahte ilaca orijinal denildiği” iddialarının yer aldığı anımsatıldı.

“CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMUŞTUR” 

Açıklamada, TİTCK laboratuvarlarının akredite edilmiş ulusal kontrol laboratuvarları statüsünde olduğu, analize konu numuneler ve şahit numunelerin saklandığı, ayrıca tüm cihazlarda gerçekleştirilen analizlere ait log kayıtları ve ham verilerin de akreditasyon gereklilikleri çerçevesinde tutulduğu aktarıldı.

Analiz için kurum laboratuvarına teslim edilen ilaçlar ile satın alınan ilaçların aynı ilaç olup olmadığı hususunun TİTCK’nın bilgisi ve yetkisi dahilinde bir konu olmadığı, haberde yer alan ilaç numunelerinin TİTCK’nın başlattığı incelemeye istinaden SGK tarafından resmi yazı ekinde kuruma iletildiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“SGK tarafından kurumumuza teslim edilen numunelerin analiz sonucunda orijinal olduğu tespit edilmiştir. Ancak soruşturma gereği kolluk gözetimi altında depodan yeni numuneler temin edilmiştir. Depodan kolluk gözetiminde temin edilen numunelerin analiz sonucunda bu numunelerin sahte olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte her türlü inceleme ve soruşturma Bakanlığımızca gerçekleştirilmiş olup adli makamlara da gerekli bildirimler yapılmıştır.

Haberlere konu ilacın sahtelerinin, SGK ve TEB’e satıldığı konusuyla ile ilgili olarak kurumumuz müfettişlerince yürütülen ve 17 Ekim 2019 tarihinde tamamlanan inceleme/soruşturma sonucunda; sahte ilaç ticareti yaptığı tespit edilen bazı firmalar ve ecza depoları hakkında 1262 sayılı kanunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri uyarınca Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca konuyla ilgili satın alma yapan kuruluşların yetkili personeli hakkında da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.”

“GÜNCELLENEN KILAVUZLA ESKİYE GÖRE DAHA KATI TEDBİRLER TANIMLANDI” 

TİTCK, “yurt dışından getirilmek istenen bir ilaca yönelik yapıldığı” öne sürülen kılavuz değişikliği iddialarına ilişkin de açıklamasında, şu ifadelere yer verdi:

“Yurt Dışından İlaç Temini ve Kullanımı Kılavuzu’ haberde konu edildiği şekliyle listeye bir ilacı eklemek için değil, güncel bilimsel gereklilikler doğrultusunda hastalarımızın güvenli, kaliteli ve etkili ilaca erişimini arttırmak amacıyla güncellenmektedir.

İma edildiği üzere; yeni kılavuzla yurt dışından ilaç getirme süreçleri kolaylaştırılmamış; aksine, ilaçların güvenliliği, etkililiği ve kalitesini teminen düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca iddia edildiği şekliyle adı geçen ilacın listeye eklenmesi için bir kılavuz güncellemesi gerekliliği de bulunmamaktadır. Bahse konu ilaç ve menşe ülke ile ilgili olarak kılavuz güncellemesi öncesi de eski kılavuz gerekliliklerine uygun olarak temininin önünde bir engel bulunmamaktadır. Güncellenen kılavuz ile eskiye göre daha katı tedbirler tanımlanmıştır. Özetle yeni kalite gerekliliklerini zorunlu hale getiren kılavuz değişikliğiyle daha önce ilaç alınmayan bir ülkeden ilaç alınmasının önünün açıldığı yönündeki iddialar mesnetsizdir.”

“DAHA SIKI KALİTE LŞARTLARI GETİRİLDİ” 

Açıklamada, TİTCK’nın Uluslararası Harmonizasyon Konseyi (ICH) üyesi olduğu ve ruhsatlandırmaya esas işlemlerin de referans bir kurum olan ICH’in yayımladığı rehberlere uygun olarak yürütüldüğü anımsatıldı.

“Bu yönüyle kılavuz değişikliğiyle iddia edilenin aksine İran, Arjantin, Küba, Hindistan, Çin, Tayvan gibi ICH kurucu veya daimi üyesi olmayan ülkelerden ilaç alınırken eskiye göre daha sıkı kalite şartları getirilmiştir.” bilgisi paylaşılan açıklamada, Bangladeş de dahil bu ülkelerde ruhsatlı olup temin edilecek ilaçlar için ürün kalitesini gösteren ek belgelerin tanımlandığı bildirildi.

“Bangladeş’ten bu kapsamda bir kutu dahi ilaç girişi olmamıştır”

Yeni kılavuzda tanımlanan ilave tedbirlerle kalite, etkililik ve güvenlilik anlamında uluslararası kriterlerle uyumlu olan ilaçların vatandaşlara teminin sağlandığı vurgulanan açıklamada, şu değerlendirmeye yer verildi:

“​Haberde konu edilenin aksine Bakanlığımızca yurt dışı ilaç tedarikçileri olan SGK veya TEB haricindeki bir kişi veya kurumdan başvuru kabulü veya bu kurumlarca talep edilen ilaçlar haricinde bir ilacın Yurt Dışı İlaç Listesi’ne eklemesi mümkün değildir. Haberde adı geçen ilaç için de yurt dışı ilaç tedarikçisi kurum (SGK) tarafından yurt dışı ilaç listesine eklenilmesi talebiyle kurumumuza başvuru yapılmıştır. Bununla birlikte kurumumuz kayıtlarına göre ülkemize Bangladeş’ten bugüne kadar bu kapsamda bir kutu dahi ilaç girişi olmamıştır.”

Açıklamada, mezkur ilacın bahsi geçen ülkede ruhsatlı olmadığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığı, kendi ülkesinde ruhsatlı olmayan herhangi bir ilacın Yurt Dışı İlaç Listesine eklenmesinin mümkün olmadığına dikkat çekildi.

İlacın Dışişleri Bakanlığının ilgili ülkenin Sağlık Bakanlığı ile yaptığı resmi yazışmalarda ruhsatlı ve hastaların kullanımında olduğunun de teyit edildiği aktarılan açıklamada, bu konuda yapılan başvurular ve listeye eklenme sürecine yönelik detaylar tarihleriyle paylaşıldı.

Açıklamada, “İddia edildiği gibi bir gecede kılavuz değişikliği yapılarak bir ilacın önünün açılması söz konusu değildir. İlacın listeye alınması için talep SGK’dan ve kılavuz değişikliğinden yaklaşık 7 ay önce gelmiştir.” ifadesi kullanıldı.

Ayrıca bir ilacın sahte belge ile bir günde listeden çıkarıldığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığı belirtilen açıklamada, 23 Ekim 2021 tarihli kılavuz gerekliliklerini karşılamadığı için listeden çıkarılan ilaçla ilgili süreçlere tarihleriyle yer verildi.

Gerçek dışı iddialar tedavilerin aksamasına yol açabilir

Bir ilacın bir günde kişisel bir taleple listeden çıkarılmasının söz konusu olmadığı, ilacın tedarikçisinin güvenlik uyarısı nedeniyle işlem tesis edildiği aktarılan açıklamada, “​Gerçek dışı iddiaların hastalarımızın ilaçlara güvenini sarsarak, tedavilerin aksamasına yol açabileceği unutulmamalıdır. Bilimsel ve güncel gelişmeleri dikkate alarak, kalite şartlarını ağırlaştırmak üzere yapılan kılavuz değişikliğini gündemde tutarak kurumumuzun yıpratılmaya çalışılmasının hangi amaca hizmet ettiği ise anlaşılamamaktadır.” şeklinde değerlendirme yapıldı.

Açıklamaya, şöyle devam edildi:

“​İlaç gibi son derece hassas bir konuda hangi menfaat odağının ne türlü kirli hesapları olursa olsun, kurumumuz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kaliteli, güvenli ve etkili olmayan ilaçların piyasaya arzına ve kullanımına izin vermeyecektir.

Tüm bu iddiaların kılavuz güncellemesi ile daha yüksek kalite standartları getirilerek etkisi, güvenliği bilinmeyen ilaçları yurt dışından ülkemize getirmek isteyen kişi ve kurumların düzenlerinin bozulmuş olmasından kaynaklandığı ortadadır. Hiçbir menfaat odağının baskısı ile bağımsız regülasyon otoritesi olan kurumumuzun en uygun tedbiri uygulamasının önüne geçemeyeceğinin bilinmesini isteriz.”

“TİTCK ya da Sağlık Bakanlığı, ilaç satın alması yapan bir kurum değildir”

Açıklamada, “Özetle, TİTCK ya da Sağlık Bakanlığı yurt dışı ilaç temini kılavuzu kapsamında olan ilaçların satın alması yapan bir kurum değildir. İlaç alımını geri ödeme kurumu yapmaktadır. Yurt dışı ilaç listesine bir ilacın alınması için SGK ya da TEB’in talepte bulunması gerekir. TİTCK kendiliğinden bir ilacı listeye almaya karar veremez.” denildi.

Yurt dışı ilaç kılavuzundaki değişikliklerin bilimsel ve güncel gerekliliklere göre yapıldığının vurgulandığı açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

“Yeni düzenleme, kalite kurallarını sıkılaştırarak güvenliği ve etkililiği ispat edilmiş ilaçları listeye almak için yapılmıştır. Kılavuz değişikliğinin daha önce kalitesiz ilaçları ülkemize getirmeye çalışan firmaların kurduğu rant sistemini hasara uğratarak kurumumuzun da hedef haline getirildiği ortadadır. Bangladeş’ten yurt dışı ilaç kapsamında bir kutu ilaç dahi ülkemize girmemiştir. Herhangi bir hastamız için de kullanımı söz konusu değildir. Kişisel ilişki ve taleplerle listeye ilaç alınması da listeden ilaç çıkarılması da hiçbir surette mümkün değildir. İlaçlar SGK ya da TEB’in talebi ile incelenerek listeye alınır ve güvenlik ya da etkililikle ilgili bir durum olduğunda da derhal listeden çıkarılır.

Sahte kanser ilacıyla ilgili önce inceleme, devamında soruşturma Sağlık Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılmıştır. İlacın sahte olduğu belirlenir belirlenmez ilgili tüm bilgi ve belgeler sunularak savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. TİTCK ruhsatlandırma süreçlerinde ICH rehberlerini esas almakta ve uluslararası denetime açık akredite bir otoritedir. TİTCK uluslararası tanınırlığı olan bir kurumdur. İlaçlar ile ilgili yapılan tüm analizler de uluslararası denetime açıktır. Şahit numuneler saklanmakta ve analiz cihazlarının ham verileri arşivlenmektedir. Vatandaşımızın ülkemizde kullanılan ilaçlara olan güvenini sarsacak hiçbir duruma göz yumulması söz konusu değildir.”

The post Sahte kanser ilacı iddialarına TİTCK’den açıklama! appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, bu yıl TMO’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 10’uncu kez fındık alımıyla görevlendirildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 30 Temmuz’da Ordu’da 2022 yılı TMO fındık alım fiyatını tüm desteklerle birlikte levant kalite için 54 lira olarak ilan ettiğini, bu fiyatın üreticiler ve üretici temsilcileri tarafından memnuniyetle karşılandığını ifade eden Güldal, 1 Ağustos’ta yayımladıkları duyuruyla TMO’nun uygulayacağı alım fiyatlarını, randevuların alınabileceği tarih ile alım başlangıç tarihini üreticilerle paylaştıklarını anımsattı.

Güldal, buna göre 2022-2023 sezonu kabuklu fındık alım fiyatlarının yüzde 50 sağlam iç fındık esasına göre, Giresun kalite için kilogram başına 53 lira, levant kalite için 52 lira, sivri kalite için de 51 lira olduğunu dile getirerek, bu fiyatların yanında üreticilere kilogram başına 2 lira alan bazlı destek ile mazot ve gübre desteği de verileceğini söyledi.

Üreticilerin, 15 Ağustos’tan itibaren TMO iş yerleri ile “www.tmo.gov.tr” adresi üzerinden randevu almaya başladığını anlatan Güldal, şöyle devam etti:

“22 Ağustos’ta fındık alımlarına başladık. İlk etapta 12 noktada başladığımız alımlara 1 Eylül itibarıyla 27 noktada devam ediyoruz. Zamanla ihtiyaca ve talebe göre alım noktalarımızın sayısı 50’ye kadar çıkabilecek. Karadeniz’de fındık üreten illerimizde her yıl 50’nin üzerinde alım noktası açıyoruz. Bu sene de 50 farklı noktada 70’ten fazla ekiple fındık alım işlemine devam edeceğiz. Üreticilerimizin mağduriyet yaşamaması için her türlü kolaylığı gösteriyoruz. 2022 yılında üreticilerimizin alım noktalarında kurutma kaynaklı mağduriyet yaşamalarının önüne geçilebilmesi için alımlarda uygulanacak maksimum rutubet oranını bu yıl yüzde 6,5’e çıkardık. Ayrıca üreticilerimiz alım noktalarımızda sıkıntı yaşamamak için ürünlerini birçok defa kamuoyuyla paylaştığımız alım kriterlerine uygun hazırlayarak getirmelidirler. Depolama kapasitemize de takviye yaptık.”

Güldal, pazar günleri hariç haftanın 6 günü randevu sistemi ile fındık alımına devam ettiklerini, fındığını hasat edip kurutan üreticilerin alım noktalarına yoğun ilgi göstermeye başladığını belirterek, “Fiyat piyasaya göre oldukça iyi. Üreticilerimiz de açıklanan fiyattan duydukları memnuniyeti dile getiriyor ve gelinen süreçte fındık üreticilerinin TMO’ya karşı yoğun bir ilgisi var.” diye konuştu.

Üreticilere çağrı yapan Güldal, “Üreticilerimiz mutlaka randevularını alsınlar ve randevu gününde ürünlerini getirsinler. Ayrıca rutubetten dolayı sıkıntı yaşamamaları için ürünlerini kurutmaya azami özen göstersinler. Sağlamlık, çürüklük ve yabancı madde oranlarına da dikkat etsinler. Biz TMO olarak hiçbir aksaklığa meydan vermeden alım sürecini başarılı bir şekilde yürütmeye devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

FİYATLAR BAKIMINDAN ÇOK GÜZEL 

Trabzon’un Arsin ilçesindeki Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan depoya üreticiler tarafından getirilen fındıklar, numune alındıktan sonra, rutubet ve diğer kriterler açısından inceleniyor. Değerlendirmenin ardından üreticiye sunulan alım fiyatı kabul görürse de ürün teslim alınıyor.

Üretici İbrahim Hakkı Çebi, fındığını TMO’ya teslim etmeye getirdiğini belirterek, “TMO cinsine, kalitesine göre fındıklarımızı alıyor. Diğer arkadaşlara da tavsiye ederim. Fındık tüccarda 44 randıman veriyor, alıyor 35-36’ya kadar, 48’ten düşük yapıyor tüccar. TMO’nun durumu şu an iyi. Dışarıya göre daha iyi durumdayız. Fiyatlar bakımından çok güzel.” dedi.

TMO’nun fındığı kalitesine göre aldığının altını çizen Çebi, şu değerlendirmede bulundu:

“Tombul fındık daha kaliteli olduğundan, 47-50 randıman verilen fındık güzel para yapıyor, 48 lira civarlarında alıyorlar. Sivri fındık var, 44-46 civarlarında, onun da kalitesine göre fiyat veriyorlar. Getirdiğimiz fındığı çok güzel değerlendiriyorlar. İçinde çürük var mı, siyah var mı onları seçiyorlar. Nem oranı yüzde 6’yı geçerse almıyor. Bozulabilir tabi, devletimize de yazık. Biz TMO’yu seviyoruz. Kalitesine, nemine göre alıyor, vatandaşı da mağdur etmiyor.”

Mustafa Kemal Atasoy da tüccarlarla kıyaslama yaptıklarında TMO’nun fiyatlarından genel anlamda memnun olduklarını ifade etti.

The post TMO’nun fındık alımı devam ediyor appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Antalya Valiliğinden yapılan açıklamaya göre, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliğinin (AKTOB) “Geleneksel Temmuz Ayı Toplantısı”na turizm sektör temsilcilerinin yanı sıra Vali Yazıcı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Yavuz Özfidan, İl Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan da katıldı.

Toplantıda, kentin turizm vizyonu, planları, mevcut durumu ve hedefleri hakkında değerlendirmelerde bulunuldu.

Vali Yazıcı, yaptığı konuşmada, Antalya’nın turizmde kaliteli ve güvenli hizmet verdiğini vurguladı.

“Şehrimizi el birliğiyle güzelleştirmeye devam edeceğiz”

Antalya’da dünya standartlarında turizm yapıldığına işaret eden Yazıcı, “Şehrimizi el birliğiyle güzelleştirmeye, geliştirmeye, büyütmeye ve daha da ileriye götürmeye devam edeceğiz. Şu an kalite açısından çok iyi durumdayız. Ama hala kat etmemiz gereken yol var. Özellikle altyapı noktasında yapmamız gerekenleri hızlıca yapmalıyız. Her sektörde önemli olan kalite, konu turizm olunca kalite daha da önemli bir hale geliyor.” ifadelerini kullandı.

“Bu sene turizmde yükselen bir ivmemiz var”

Turizmin bir ekip işi olduğuna dikkati çeken Yazıcı, 2022 turizm verilerinin iyi gittiğine değindi.

Antalya’yı hava yoluyla ziyaret eden turist sayısının 6 milyonu geçtiğini aktaran Yazıcı, şunları kaydetti:

“Bu sene turizmde yükselen bir ivmemiz var. Sektör iyi gidiyor, turizmdeki artış devam ediyor. Salgın sürecinde vermiş olduğumuz olumlu, kaliteli ve güvenli hizmet anlayışımız sayesinde bu yıl turizmde başarılı bir dönem geçiriyoruz. Hafta sonu salgın sonrası dönemde günlük yabancı turist giriş rekorunu 88 bin ile kırdık. Bu sayının önümüzdeki günlerde artarak devam etmesini bekliyoruz.”

Turizmi 12 aya yaymak amaçlanıyor

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise turizmin sürdürülebilir şekilde yoluna devam etmesi için doğayı, çevreyi ve denizi korumanın önemli olduğunu anlattı.

Göreve başladığı günden bu yana altyapıya 1 milyar 580 milyon liralık yatırım yaptıklarını vurgulayan Böcek, 3 milyar 531 milyon liralık yatırımın da planlandığını belirtti.

Böcek, turizmi 12 aya yaymak, kentin ekonomik ve kültürel gelişimine katkı koymak amacıyla spor organizasyonları, sağlık turizmi, fuarlar, festivaller düzenledikleri ifade etti.

The post Antalya’dan salgın sonrası günlük yabancı turist rekoru appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Elazığ’da havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarının vazgeçilmez aksesuarı olan güneş gözlükleri vitrin ve tezgahlardaki yerini aldı. Uzmanlar  sahte güneş gözlüklerinin  katarakt gibi  hastalıklara neden olabileceğini belirterek vatandaşları güneş gözlüğü alırken kaliteye dikkat etmeleri konusunda uyardı. Yaz mevsiminde  vatandaşların güneş gözlüğü kullanımı da artmaya başlarken uzmanlar tercih edilmesi gereken gözlüklerin,  gözü güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan camlardan  üretilen gözlüklerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti. Uzmanlar güneş gözlüklerinin  yanlış kullanımı ve plastik boyalı imitasyon ürünlerin tercih edilmesi sonucu ileride  büyük sağlık sorunlarının oluşabileceğine dikkat çekti. 

Pahalı gözlük aldığınız zaman çok kaliteli gözlük almıyorsunuz

Toplum arasında yanlış bir algı olduğunu belirten Optisyen Fatih Karakaya “Pahalı bir gözlük aldığımızda kalite bir gözlük almış oluyoruz algısı var aslında çok pahalı gözlük aldığınız zaman çok kaliteli gözlük almıyorsunuz. Toplum tarafından bilinen önemli markalar var. Ama maalesef o markalarında şuanda çok değişik kalitede ürünleri çıkıyor. Gözlük alırken en dikkat edilmesi gereken  özellik,  gözlük UV korumalı olmalıdır.  En başta buna dikkat etmek lazım” dedi.  

Her polarize güneş gözlüğünün kaliteli olduğu anlamına gelmez

Toplumda yine yanlış bilinen bir alığı olduğunu aktaran Karakaya, “Polarize dediğimiz güneş gözlükleri tercih ediliyor. Polarize evet güneşi keser ama her polarize güneş gözlüğünün kaliteli olduğu anlamına gelmez.  UV200, UV400, UV600 gibi cam grupları vardır. Sahil kesiminde veya kayak yapan birisisin UV400 korumalı cam kullanması öneririz. Toplumda şuan maalesef çok sayıda marka gözlüğün ikinci hatta üçüncü kalitesi ürünler piyasaya sürülmektedir. Şuan en çok karşılaştığımız sorunlardan biriside odur. Biz mağaza olduğumuz için orijinal ürün satıyoruz ama vatandaş gelip diyor ki sizden aldığımız şu marka şu ürün internette yarı fiyatına diyor. Vatandaşın bunu sorgulaması lazım.  Her polarize cam kaliteli demek değildir. Polarize sadece güneşi keser. Vatandaş güneş gözlüğünü taktığı zaman net görmelidir.  Görüntü kalitesini kesmemeli, görüntüyü daha da netleştirmelidir. Kalitesiz güneş gözlükleri maalesef etrafı karanlık göstermekte ve vatandaşın görüş konforunu tamamen etkilemektedir. Özellikle güneş gözlüklerinin yanında kalite belgesi yazar, özellikle 1995 yılından sonra Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde CE belgesi zorunluluğu getirilmiştir” diye konuştu.  

Katarakta yol açabilecek boyutlara gelebilir

Ozon ışınlarının dikey gelerek göze zarar vereceği için gözlük kullanımının önemli olduğunu dile getiren Optisyen Ahmet Doğan “Markalı ürünleri ve UV 400 ve üzeri koruması yüksek olan gözlükleri tercih etmeliyiz. Plastik, özellikli boyama camlar var. Bunlarda gözü yakar farkında da olmazlar. 50, 100 lira gibi ucuza işporta ve bijuteri gibi yerlerdeki gözlükler cazip görünebilir. Bu tür ürünlerden uzak durmaları lazım. Bu tür camlarda belki ilk başta fark etmezler ama ileri zamanlar da katarakta yol açabilecek boyuttadır. Bunu zaten hekimlerimiz de cam üretici firmalarda söylemektedir. Güneş gözlüğü kullanmak şart, gelen dik ışık gözümüze ziyadesiyle zarar verdiğinden koruma altına almamızda fayda var. Nitelikli gözlüklerle ancak bunlar mümkün, vasat güneş gözlüklerinden uzak durulmalı. Kullanılabilecek iyi bir gözlük ekonomik yönden baktığımız zaman 350, 400 den başlayıp yaklaşık 6, 7 bin liraya kadar çıkmaktadır, segment geniş. İdeal bir gözlük tabi ki bin lira ve üzerindedir“ ifadelerini kullandı.

The post Sahte güneş gözlükleri katarakt yapabilir appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.