İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği’nin ev sahipliğinde geleneksel olarak düzenlenen ‘Ekonomik Forum’ bu yıl “Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılına Girerken İkili Ticari İlişkilerde Fırsatlar ve Riskler” başlığı ile gerçekleştirildi. Düzenlenen foruma İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ve çok sayıda iş insanı katıldı.

Forumun açılış konuşmasını gerçekleştiren Livio Manzini, Türkiye ve İtalya arasındaki ticari ilişkilerin katlanarak arttığını ve son zamanlarda ikili ticaretin ötesine geçerek karşılıklı sermaye yatırımlarının hızla artmasını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti. Geçen sene patlak veren Rusya-Ukrayna savaşına Hamas-İsrail savaşının da eklendiğini söyleyen Manzini, “Bu gelişmelere iklim değişikliğinin getirdiği zorlukları da eklersek bölgede bulunan ülkelerin ekonomileri ciddi bir şekilde etkilenmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin bir ateş çemberi içerisinde bir barış vahası olduğunu söyleyebiliriz. Bu tip durumlar önemli riskler içerdiği gibi yeni fırsatlar da yaratabilir.” dedi.

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği olarak, 700’den fazla üye yapısıyla ikili ticaretin ve yatırım akışının artması, daha yaygın ve derin olması için çalıştıklarını kaydeden Manzini, İtalya ile Türkiye arasında iş hacminin geçen yıl 26,4 milyar dolarla rekor kırdığını, bu yıl ise eylül ayı itibariyle 20 milyar dolarlık bir ticari hacme ulaşıldığını bildirdi.

“BÜYÜME ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DEVAM EDECEK”

Ticaret trendinin büyüyerek devam ettiğini kaydeden Manzini, “İki ülke arasında dengeli bir ticaret hacmi var. Kabaca yüzde 50 ithalat, yüzde 50 ihracat şeklinde diyebiliriz. Bu da iki ülke arasındaki tedarik zincirlerinin birbirlerine ne kadar entegre olduklarını, iki ülkenin ilişkisinin yüzeysel olmadığını ve ne kadar derin olduğunu göstermektedir. Birçok İtalyan şirketi Türkiye’de yatırım yaptığı gibi, birçok Türk şirketi de İtalya’da yatırım yaptı. Otomotiv, makine, gıda, tekstil, kimya, ilaç gibi bütün sektörlerde önemli bir ticari ilişki var. İlişkiler bir tek sektöre dayalı değil, hiçbir sektör bariz bir şekilde ön planda değil. Bu yelpazenin bu kadar geniş olması  ilişkinin sağlamlığını da gösteriyor. Dolayısıyla ilişki hem iyi hem büyüme trendinde hem de bu büyümenin önümüzdeki senelerde de devam edeceğini öngörüyoruz.” diye konuştu.

“AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLENMELİ”

Türkiye’nin gelecekteki hedeflerine ulaşabilmesi için Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmanın modernize edilmesinin önemini vurgulayan Manzini, şunları kaydetti: “2025 yılında 30 milyar dolar hedefe gelinebilir. Türkiye artık sermaye ihraç eden bir ülke oldu. İkili ticaretin içinde sırf artık ticaret değil yatırım da bulunuyor. Gelecekte ise ülkemize iki tane hedef koymamız lazım. Ticaret hacmi ve yatırım hacmi. Mutlaka gelecekteki hedeflerde yatırım hedefinin ticari hedef kadar önemli olacağını düşünüyorum. İtalya ne de olsa AB üyesidir, bütün bu ilişkilerin sağlıklı devam edebilmesi için Türkiye ve Avrupa Birliği arasında ticaretin dayandığı anlaşmanın modernize edilmesi lazım. Şu anda bütün ticaretimiz 30 sene öncesinde imzalanan bir Gümrük Birliği Anlaşması’na dayalı. 30 sene önce takdir edersiniz ki; ne internet vardı ne cep telefonu vardı. Mevcut anlaşma sırf sanayi ürünlerini kapsıyor. O dönem tarım yoktu, hizmetler yoktu. Birçok eksik sektör var ve geçici bir anlaşma olarak düşünülmüştü. O bakımdan bu anlaşma artık güncelliğini yitirdi. Halen kullanıyoruz, bu anlaşmayla ticaret de yapıyoruz. AB de ilk ticaret ortağımızdır evet ama bunun artık modernize edilmesi, güncellenmesi gerekiyor. İki taraf için kazan-kazan olabilecek bir ticaret anlaşması, gümrük birliği modeli gerekli. Artık bunun siyasi kararlarının alınması ve müzakerelere bir an evvel başlanması lazım gerekiyor.”

“İTALYA TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLEYEN ÜLKELERİN BAŞINDA YER ALDI”

Avrupa Birliği’nin kurucu üyeleri arasında bulunan İtalya’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini güçlü ve görünür şekilde destekleyen ülkelerin başında yer aldığını belirten Manzini, “Türkiye’nin AB üyelik süreci çıpası ve Gümrük Birliği Anlaşması bu bakımdan son derece önemli ve pozitif bir etki yaratmaktadır. Aynı zamanda Gümrük Birliği Anlaşması’nın modernizasyonun gereksinimi hem İtalya hem de derneğimiz tarafından Brüksel’deki yetkililer nezdinde aktif bir şekilde desteklenmektedir. Fransa, Hollanda, Almanya, Belçika, İsviçre, İngiltere gibi Türkiye’de faaliyette bulunan diğer resmi ikili odalarla birlikte sırf bu konuya odaklanacak ‘European Turkish Trade and Investment Council’ adı altında Brüksel merkezli ayrı bir derneği geçen ay kurduğumuzu burada sizlerle memnuniyetle paylaşmak isterim.” ifadelerini kullandı.

Bugün dünyada, İtalya dışında faaliyet gösteren İtalya Ekonomi Bakanlığı’nca tanınan ve desteklenen 63 ülkede 86 İtalyan Ticaret Odası’nın mevcut olduğunun bilgisini paylaşan Manzini, “Geçtiğimiz sene gerçekleşen seçimler sonucunda Avrupa ve Akdeniz Bölge Temsilciliği görevi de üstlenmiş olduğumdan hem ticari alanda üyelerimiz için daha fazla fırsatların yaratılması hem de sesimizin AB nezdinde daha fazla duyulmasını sağlayacağımı düşünmekteyim.” dedi.

“TÜRKİYE İLE STRATEJİK ORTAĞIZ”

Ekonomik Forum’da konuşan İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi ise Türkiye ve İtalya devletleri arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin ilerleyen yıllarda da güçlenmeye devam edeceğini vurguladı. Marrapodi, “Türkiye ile stratejik bir ortak olduğumuzu düşünüyorum. Geçen yıl gümrükler arası gerçekleştirilen zirvede iki ülke arasındaki ticari hacmin 30 milyar dolara ulaşması hedeflendi. İtalya ve Türkiye girişimcilerinin, şirketleri arasında da ciddi bir büyüme odaklı potansiyel olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

“ORTAKLIĞI ARTIRACAK YENİ STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİ”

Türkiye’de operasyonlarını sürdüren İtalyan şirketlerin her zaman bu pazara çok büyük ilgi gösterdiklerini ve tarihsel olarak da Türkiye’deki varlıklarını sürdürdüklerini belirten Marrapodi, 2020 yılında yatırımın güçlü bir sınıra ulaştığını ve iki ülke ekonomileri arasında bağlantıların geliştiğinin bilgisini paylaştı.

Özellikle üst düzey teknoloji, enerji, sürdürülebilir enerji ve alt yapı geliştirme alanlarında iki ülke arasındaki ortaklığın derecesini artıracak yeni stratejilerin gerçekleştirilmesi gerektiğini dile getiren Marrapodi, şunların kaydetti: “İtalya ve Türkiye şirketleri, ortak yatırım projelerinde üçüncü taraf ülkelerde neler yapılabileceğine ilişkin vizyon geliştirmek adına bir araya gelmeliler. Küresel ekonomideki dinamikler doğrultusunda ve pandemi sonrasındaki dönemin gerçeklikleri bağlamında, iki ülke arasındaki iş ilişkilerinin daha fazla güçlenmesi masaya yatırılmalı. Pandeminin devam eden etkileri, Ukrayna-Rusya savaşı ve Orta Doğu’daki gerilimler, gıda ve enerji dikkate alınılması gereken önemli gerçeklikler. Dünyadaki dengesizlikler ve dalgalanmalar Orta Doğu’daki istikrarsızlık ve devam eden savaşlar enerji fiyatlarının yükselmesine neden olmakta ve başka zorlukları ortaya çıkarmakta. Bu zorlukların küresel ekonominin büyümesi, ekonominin stabilitesi ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerinin devam edeceğini görebiliyoruz. Bu olumsuzluklar içinde fırsatların da olduğunu hatırlamalıyız ve dolayısıyla var olan bağlarımızı güçlendirmeye devam ederken iki ülke arasında yeni ekonomik zirvelere ulaşmayı da hedeflemeliyiz.”

CARİ AÇIĞA KİMYA ÇAĞRISI

Türkiye’nin içinde bulunduğu dış ticaret açığının en büyük ikinci kalemi olan kimya sektöründe 25 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı olduğunu belirten İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Genel Sekreteri Fatih Ayçin de “Bunun kapatılması için var olan yatırımların üstüne yeni yatırımlarla kimya sektörünün belirlenecek bir liman çevresinde bir araya gelmesi ile Türkiye’nin yakın bölgenin tüm kimya sektörü ihtiyacını karşılayacak kapasitesi var. Bu proje yıllardan beri dile getirilmekte ancak somut bir sonuç alınamamaktadır.” dedi. Ayçin, bu konuda Türk yetkililerin, bakanlığın harekete geçerek bir an önce Türkiye’nin dış ticaret açığının kapatılmasına yönelik bu projenin hayata geçirilmesi konusunda destek verilmesinin öneminin altını çizdi.

The post İtalyanlar açıkladı: Türkiye ile rekor peşindeyiz appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

İngiliz enerji devi British Petroleum (BP) şirketinin CEO’su Bernard Looney’nin dört gün önceki ani istifasının yankıları devam ediyor.

İstifaya dair ajans haberlerinde “çalışma arkadaşlarıyla kişisel ilişkileri konusundaki iddialar sonrasında istifa etti” bilgisi paylaşılmış ancak söz konusu ilişkilere dair herhangi bir detay yer almamıştı.

Geçen yıl da çalışma arkadaşlarıyla ilişkileri sebebiyle Looney hakkında soruşturma başlatılmış, “şirketin davranış kurallarını ihlal eden bir durum olmadığına” karar verilmişti.

BP’nin istifaya dair açıklamasında “Şirketin güçlü değerleri var ve yönetim kurulu, şirketteki herkesin bu değerlere uygun davranmasını bekliyor. Özellikle tüm liderlerden rol model olarak hareket etmeleri ve başkalarının güvenini kazanacak şekilde sağduyulu davranmaları bekleniyor” denilmişti.

NEDEN İSTİFA ETTİ?

İngiliz Financial Times gazetesinde dün konuya dair “Seks, yalanlar ve CEO davranışı hakkında büyülü düşünceler” başlığıyla dikkat çeken bir analiz yayımlandı.

Gazetenin editör ve köşe yazarı Brooke Masters imzalı analizde, tacize karşı gelişen #MeToo hareketinin son yıllarda CEO değişimlerinde etkili olduğu, üst yöneticilerin cinsellikle ilgili olsun ya da olmasın kişisel ilişkilerinin de şirket yönetim kurulları tarafından daha çok mercek altına alındığı, geçen yıl ABD’de en büyük 3 bin şirket içinde CEO’larla ilgili görevden alma kararlarının yarısının kişisel ilişki suistimalleriyle ilgisi bulunduğu, bu oranın 2017’de yüzde 14 olduğu hatırlatıldı.

‘RESMİ GÜVENCE VERMİŞTİ’

Looney’in işini cinsel ilişkileri değil söylediği yalanlar nedeniyle kaybettiğini öne süren yazar, “İstifasına neden olan soruşturma, çalışma arkadaşlarıyla kişisel ilişkileriyle ilgili şirketin kendisiyle üçüncü kez konuştuğunu gösteriyordu. FT’ye konuşan yatırımcılar bu konunun 2019’da yılında CEO olarak atandığında gündeme geldiğini söyledi” ifadelerine yer verdi.

İlk soruşturmanın geçen yıl açıldığını, kariyerinin tamamını BP’de geçiren ve bu sürenin neredeyse tamamında bekar olan Looney’in şirket politikasını ihlal etmediği sonucuna varıldığını” aktaran yazar, bu soruşturma kapsamında geçen yıl BP’nin Looney’den “ifşa etmesi gereken başka bir ilişki ya da konu olmadığına dair yazılı resmi güvence” istediğini ve yeni bir şikayet geldiğinde ise Looney için yolun sonunun geldiğini, şirketin istifa açıklamasında da zaten Looney’in daha önceki açıklamaların tam olarak şeffaf olmadığını kabul ettiğini yazdı.

MCDONALD’S CEO’SUNUN AYRILIŞI

McDonald’s’ın eski CEO’su Steve Easterbrook’un 2019’da “yakın zamanda rızaya dayalı bir ilişkin yaşadığını” itiraf edip mahremiyet talebinde bulunduktan sonra yaklaşık 40 milyon dolarlık tazminat alarak şirketten ayrıldığını hatırlatan yazar, sonrasında neler olduğunu şöyle aktardı:

“Bir yıl sonra fast-food şirketi eski şefine, üç cinsel ilişki daha olduğu ve yönetim kuruluna yalan söylediği, iş telefonundan müstehcen görüntüleri sildiği ve olaya karışan kişilerden biri için hisse bağışlarını onayladığı iddialarıyla dava açtı. Bunun üzerine Easterbrook, 105 milyon doları aşan değerde nakit ve hisse senedini iade etmeyi kabul etti, yatırımcılara yalan söylediği için de idari para cezası aldı” ifadelerine yazıda yer verdi.

‘SİSTEM CEO’LARI TANRILAŞTIRIYOR’

Yazının devamında şu ifadeler yer aldı:

“Şirket felsefecisi Roger Steare, ‘İyi karar verme sosyal bir faaliyettir ancak sistem CEO’ları tanrılaştırır ve muhalefeti bastırmak için tasarlanmıştır” diyor. Steare, yönetim kurullarının terfi ettirdikleri kişilerin ahlaki karakterlerini incelemek ve potansiyel CEO’ların kişisel baskılara nasıl tepki verdiklerini test etmek için daha fazla zaman harcamaları gerektiğini savunuyor.

Rakamlara ve stratejiye odaklanmaya daha alışkın olan yönetim kurulları ve yöneticiler böyle bir değişimi rahatsız edici bulabilir. Ancak üst yönetici yapmadan önce karakter hakkında konuşmak, sonrasında seks hakkında konuşmaktan daha iyidir.”

The post Ünlü CEO’nun istifasının perde arkası appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Bat-Ulzii, Türkiye-Moğolistan İş Forumu için geldiği Ankara’da iki ülke arasındaki ilişkilere yönelik AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Ziyaretin, Türkiye-Moğolistan ilişkilerini daha da artırmak için önemli olduğuna işaret eden Bat-Ulzii, iki ülke arasındaki uçuş sayısını artırmak istediklerini, Orhun Abideleri’nin bulunduğu bölgeye Türkiye’den direkt uçuşların başlaması için çalışacaklarını vurguladı.

Bat-Ulzii, iki ülke arasındaki ikili anlaşmaya işaret ederek, şunları söyledi:

“Biz bu anlaşmayı çok taraflı olarak değiştirmeyi düşünüyoruz. Şu an sadece iki ülkenin hava yolu şirketleri uçuş yapıyor. Biz başka ülkelere ait hava yolu şirketlerinin de uçuş yapmasını istiyoruz. Uçuşlarda herhangi bir limit olmasını istemiyoruz, bu limitleri kaldıracağız.”

Geçen yıl, Türkiye’den 2 bin 600 kişinin ülkesine geldiğini aktaran Bat-Ulzii, ülkesinin Türkiye ile ortak tarihsel geçmişi bulunduğuna, arkeolojik kazılarla da bu tarihsel geçmişin gün yüzüne çıktığına dikkati çekti.

“TÜRKLERİ, ATA TOPRAKLARINA DAVET EDİYORUZ”

“Türkiye’de neredeyse herkes Moğolistan’a gitmek istiyor.” diyen Bat-Ulzii, iki ülke arasında turistik gezileri artırmak için yetkililerin sık sık görüşmeler yaptığını aktardı.

Bat-Ulzii, “Türkleri, ata topraklarına davet ediyoruz.” ifadesini kullanarak, hedeflerinin iki ülke arasında turist sayısını artırmak olduğunu söyledi.

Moğolistan’ın çevresini doğal şekilde bugüne kadar koruduğunu vurgulayan Bat-Ulzii, “Karbonu sıfıra indirmek için mücadele ediliyor. Çölleşmeye karşı çalışmalarımız var. Moğolistan, çölleşmeye karşı gelecek yıllarda milyonlarca ağaç dikecek.” dedi.

“DOSTUZ, TARİHİMİZ ORTAK”

Moğolistan-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Munkhbat Jamiyan da iki ülke meclisleri arasındaki ilişkilere değinerek, “Tarihsel olarak ilişkilerimiz birkaç yıllık değil binlerce yıllık. Dostuz, tarihimiz ortak ama parlamentolar arası 30 yıllık bir ilişki söz konusu.” ifadesini kullandı.

Ziyaret çerçevesinde, iki ülke arası milletvekili ve bakanlar arası ziyaretleri artırmayı konuştuklarını anlatan Jamiyan, “Tarım ve turizm gibi belli konularda tıkanan noktalar ve sorunlar var. Onları karşılıklı olarak ele almayı kabul ettik. Bakanlıklar arası ilişkileri güçlendirerek ilişkilerimizi daha da yukarı çıkaracağız.” dedi.

Jamiyan, milletvekili seçildiği ve doğduğu bölgede Orhun Abideleri’nin bulunduğunu belirterek, “Türk-Moğol tarihi hakkında ve ardından Moğolistan’a gelecek turistleri artırmak için çok sayıda iş yapmayı planlıyoruz. Moğolistan’da altyapı, havalimanı, hızlı tren ve yollar yaparak altyapıyı geliştirmemiz lazım.” diye konuştu.

Moğolistan’da yeni bir şehir kurmak için çeşitli kararlar alındığını dile getiren Jamiyan, “Bu çerçevede Türkiye’den iş insanlarıyla çalışmak istiyoruz, yatırım almak istiyoruz.” dedi.

The post Türkleri, ata topraklarına çağırdı: Yeni şehri beraber kuralım appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.

Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Arap Baharı gösterilerine sebep olan durumların hala var olduğunu ve artarak devam ettiğini söyledi.

Fransız Le Monde gazetesine konuşan Katar Emiri Temim yaşanan sıkıntılarla başa çıkmak için kademeli bir şekilde gerekli reformları hayata geçirme çağrısında bulundu.

Katar Emiri demecinde “Maalesef Arap Baharı’na yol açan yoksulluk, işsizlik ve mezunların işsiz kalması gibi derin sorunlar hala varlığını sürdürüyor.” değerlendirmesi yaptı.

Çözüm bulunamayan sorunların aksine daha da arttığını söyleyen Şeyh Temim, çözüm üretilememesi halinde olayların yeniden yaşanabileceğini dile getirdi.

“Gelecekteki yaşanabilecek olaylardan kaçınmanın en iyi yolunun gerekli reformları kademeli olarak uygulamak olduğuna” dikkati çeken Temim, “Halklarımıza sadece kelimelerle değil gerçek ümitler vermemiz gerekiyor.” dedi.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER MESELESİ

Katar’ın Müslüman Kardeşler örgütüyle ilişkisi bulunmasından dolayı eleştirilmesi konusunda Temim, “Müslüman Kardeşler ile bir ilişkimiz yok. Katar topraklarında Müslüman Kardeşler ya da bağlantılı cemaatlerin hiçbir üyesi yok.” diye konuştu.

Katar’ın açık bir ülke olduğunu ve farklı görüş ve fikirlere sahip çok sayıda insanın burada yaşadığını aktaran Temim, “Biz bir ülkeyiz, parti değiliz ve siyasi örgütlerle değil ülkeler ve onların meşru hükûmetleriyle ilişki kuruyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

SURİYE DOSYASI

Temim, Suriye’deki Esed rejimiyle ilişkilerin yeniden başlaması hakkında “Her ülke, dilediği ülke ile ilişki kurma hakkına sahiptir, ancak Arap Birliği, Suriye’yi haklı bir nedenle dışlamaya karar verdi ve bu sebep hala varlığını koruyor.” dedi.

Suriye’nin geleceği ve halkının talepleri hakkında bir barış süreci olursa herhangi bir görüşmeye katılmaya hazır olduğunu, ancak şu anda durumun böyle olmadığını söyleyen Temim, “Bir liderin halkına karşı katliamlar yapmasını ve milyonlarca mülteciyi ülkesinden kovmasını neden kabul ediyoruz? Ciddi davranmalıyız ve Suriye’deki soruna bir son vermeliyiz, aynısı Libya için de geçerli. Dikkatli olmazsak korkunç sonuçlarla karşılaşacağız.” diye konuştu.

İSRAİL İLE İLİŞKİLER

Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkileri konusunda Şeyh Temim, “Her devletin bir başka devletle ilişki kurma hakkı olduğunu” dile getirdi.

Temim, “İsrail ile normalleşmek nedir? Bütün bir ciddiyetle soruyorum, İsrail’de durumlar normal mi? Kesinlikle hala işgal altında Arap toprakları var, 70 yıldan fazla bir zamandır evlerine dönemeyen mülteciler var. Gazze’de abluka altında yaşayan Müslümanlar ve Hıristiyanlar var.” ifadesini kullandı.

Şeyh Temim şunları kaydetti:

“İsrail ile Filistin arasında Oslo Anlaşması imzalandığında İsrail ile resmi ilişkiler kurduk, Doha’da İsrail ticaret ofisini açtık. Ancak Gazze Şeridi’nde savaşlar son bulmadı. Yapmamız gereken Filistin halkı için barışçıl bir çözüme ulaşmak. Filistin halkına ümit vermeli ve topraklarını geri vermeliyiz. Biz İsrail ile konuşuyor ve Batı Şeria ve Gazze’de yaşayanlara yardımlar sunuyoruz. Ben iki devletli çözüme inanıyorum. Filistinliler ve İsrailliler yan yana yaşamalılar. Ancak maalesef henüz buna çok uzağız.”

KÖRFEZ SÜRECİ

Şeyh Temim, ülkesinin 2017’de yaşadığı ablukaya ilişkin “Geçmişten söz etmekten hoşlanmıyorum.” diyerek geleceğe bakmak istediklerini vurguladı.

“Bakış açılarının bazen farklılaştığını anlıyoruz.” diye konuşan Temim, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile geleceğe hazırlandıklarını, bölgedeki gençlerin önünü açmanın temel işleri olduğunu bildirdi.

Temim “Birliğimiz ve iş birliğimiz tüm dünya için önemli iki unsur. KİK büyük şok ve çalkantıların ardından iyileşme sürecinden geçiyor. Doğru bir süreç üzerinde ilerliyoruz.” ifadesini kullandı.

AVRUPA’YA GAZ İHRACATI

Temim, enerji ve gaz konusunda ise Asya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine enerji ihraç ettiklerini ve ilerleyen yıllarda da bu ülkelere gaz ihraç etmeye devam edeceklerini dile getirerek “Rus gazının alternatifi olabileceğimizi düşünenler yanılıyorlar çünkü Rusya küresel pazar için önemli bir kaynak.” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’nın Rusya’ya getirdiği yaptırımlara da değinen Temim, tüm dünya için işleri karmaşık hale getiren yaptırımlar konusuna dikkatli yaklaşmak gerektiğini, Avrupa kıtasına gaz tedarikinde yaşanan kesintinin sebep olduğu sorunlardan herkesin etkilendiğini işaret etti.

DÜNYA KUPASI

Katar’ın, FIFA 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olmasına da değinen Temim, “Bu küresel organizasyonu düzenleyen ilk Arap ülkesiyiz. Bu, özellikle Arap dünyasındaki gençler için çok önemli bir organizasyon. Yüz binlerce taraftarı ağırlayacağız. Ziyaretçilerin, kültürümüzü tanımalarını ve bizi yeniden ziyaret etmelerini istiyoruz.” dedi.

The post Katar: Rus gazının alternatifi olabileceğimizi düşünenler yanılıyor appeared first on Memur70 Memurlar Kamudanhaber Memur Haber Sitesi.